1 Şubat 2011 Salı

31.01



Bi tarafta 20'lik dişlerin ağrısı, diğer tarafta soğuklar. Ölüyorum sanırım. Hani ölmesem de sürünme ihtimalim var, o kesin.

Dün gittiğim 2 saatlik pilates dersi sonrası zaten benden hayır beklemek çok yanlış. Pert durumdayım. Esnek olup sıkılaşacağım diye geberip gideceğim. Aman ya!

Sağolsunlar o bitik hal sonrası iyi gelen şeyler de oldu. Bu sefer tutar mı ya? Cidden. Sırf ben çok seviyorum diye "balık ızgara" yaptı, salatayı bana yaptırdı ama idare edeceğiz artık. :P Buldum bunama halindeyim.

Bu defa tutar mı? Ya tutarsa?



Rakı da içtik. Akşam hem yorgun hem kafası güzel olarak eve döndüm. İşin ilginç yanı ne biliyor musun? Ben hiç bişey yapmıyorum. Hiç bir şey. Uğruna savaşacak, uğraşacak hiç bir şey yokmuş bu hayatta. Ya olurmuş, ya olmazmış. Bıraktım. Olursa olur, olmazsa olmaz. Yormaya da yorulmaya da gerek yok.

Öyle keyifli ki konuşmak. Ne sen kırıl diye laf söylüyor, ne senin g.tünü kaldırmak için bin bir iltifat düzüyor. Olduğu gibi. Ne konuşuyorsan o. Altında başka anlam yok. Başka kelimeler yok.

Sanırım sevmek değil de sevilmek daha önemli şu hayatta. Sevildikçe huzur buluyorsun. Sevdikçe sorun yaratıyorsun kendine. Ah çok özür dilerim ben sevmekten anlamam, unutmuşum. Hiç sevmedim çünkü.

Hiç belli olmuyor ne yapacağım. Sıkılıp "hadi eyvallah" da diyebilirim, tutup "hadi evlenelim" de.

Bunu kendime niye yapıyorum bilmiyorum ama hiç olmadığım kadar rahat bir insan oldum sanırım. Bu rahatlıkla ne kadar yaşarım henüz bi fikrim yok. Gittiği yere kadar. O da olmazsa olduğu kadar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder