20 Nisan 2012 Cuma

Tatile 1,2!










Yenisine!



 Hayatında nelerden pişman olur bi insan? Seçimlerden, kararlardan, hareketlerden, insanlardan...

 "Ne kadar seversen, o kadar sevilirsin" diye öğrettiler ya bize inanıyor musun artık? Ne kadar sevdiysek o kadar hırpalandık, ne kadar sevdiysek o kadar saçmaladık, bağlandık. Körü körüne, boşu boşuna adadık kendimizi. Kalbimiz kan ağlamış da kime ne? Canımız yanmış kimin umurunda? Verilen sözler vardı, edilmeyen yeminler vardı. Her dokunuşta, her öpüşte mühürlendi o gizli anlaşma. Yalın ayak bastık sanki toprağa, tüm enerjimizi verdik ve biz farketmeden yapayalnız kaldık.

 En çok üzüldüğüm şeydir birine söz verdiysem ve tutamadıysam içime ukde olur. Sense bana verdiğin sözleri tutamayıp başkasını aynı sözlerle hoş tutarsan içime oturur. Koyar bildiğin. İçim acır. Kırılırım, üzülürüm de sen anlamazsın. Boş sözlere, vaadlere kanmak değil benim ki. Hayatımda ilk defa birine inanmak isteği.

Anılarla başbaşa kalmak yeterince zor. Yas tutar gibi, unutulmasını isteyip de sürekli kendini hatırlatır gibi. Bi rüzgar esse, alsa savursa herşeyi. Yaksa yıksa, çığlık kıyamet sökülse köklenen anıların tümü. Bizi bizim kadar anlayanlar kalsa bir tek. Bizi anlatan her hatıraya tutunsak sıkıca.

Yorgunluktan çıkmayan sesimiz, mutsuzluktan buruşturduğumuz suratımız değil de gülücüklerin yanaklarımızı acıtmasını istiyorsak, sevgiliye sarılıp uyumayı diliyorsak biraz da bizi görmen gerekmez mi Allah'ım? Herkesin dilekleri olacak değil tabi ki de bu kadar mı haketmedik? Bu acılar kâfi değil mi? Buz gibi kalplerimize bi ufacık ateşi bu kadar mı zor gönderirsin?

Kıvılcım olsa yeter, şu içimizdeki köz sönse de yenileri gelse artık.

Yenilese bizi. İstesek ya yine, dilesek ya hep beraber "yenisine, iyisine" diye...

4 Nisan 2012 Çarşamba

Biz!


Ne zaman "yok bi daha olmaz" dediysek hep oluyor ya, bizi mi deniyorlar acaba? İlahi bi güç bizim "asla" dediklerimizi yapmamız için uğraşıyor sanki.

Ne zaman birinden vazgeçecek olsak bize elle tutulur, gözle görülür bir bahane sunarak geri çeviriyor sanki. "Vazgeçme bunu bulamayanlar da var." diyor bi ses. Yapamıyoruz tabi. Çok normal.

Sever gibi de yapıyoruz biz, sevildiğimize de inandırıyoruz kendimizi. Hayırdır? Nedendir? Bir yerlerde kandırılan biz oluyoruz da içten içe biliyoruz kendimizi kandıran da biziz. Birilerinden bi hayat mı çalmaya çalışıyoruz? Yoksa kendimizden güzellikleri çalmak için mi uğraşıyoruz? Kimin tarafını tutuyoruz ki? Birilerinin yerine başkalarını koyma adetimiz çocukluktan kaldıysa eğer şaşırmak boşuna. Oyuncak bebeklerimizden biri kırılıp döküldüğünde bi yenisi gelirdi alıştırdık tabi bünyeyi.

"Herşey güzel olacak" yalanı var bir de kendimize söylediğimiz. Kim duyacaksa? Kim huyumuza gidecekse? Kim bizi bu yalana inandıracaksa? İnandıklarımızla yaşamak , inanmadıklarımızla savaşmak zorunda kalmamız da çok acı yahu. Sevsen ayrı, sövsen ayrı. İnansan ayrı, inanmasan karşısında dursan ayrı...