26 Ekim 2011 Çarşamba

Sınır Çizmek...

Dün akşam başıma öyle bir iş geldi ki anlatmak en iyisi.

Dün akşam Evmanya'nın kurucusu Aslı Gökdere'nin ön ayak olduğu bi yemek vardı. "Girls Geek Dinner" adı altında topladı bizi Venge'de.

Tam yemekler gelmeye başladı. Kapıda biri dikiliyo, yüzüme bakıyo. Tövbeler tövbesi. ÇEviriyorum kafamı ama yok hala bakıyor. En son garsonu gönderdi. Bir de bakarım ki elinde gül. İğrenç. Rezalet!

Gittim yanına nolduğunu, kim olduğunu sordum. Aynı okuldan mezun olduğumuz biri. Hakaret etmeyeyim diye o kadar kasıyorum ki kendimi, beyhude. Sürpriz yapmak istemiş fln, kolundan tutup dışarı çıkardım.

- Benim senle konuşacak hiç bir şeyim yok. Konuşmaya gerek de yok. Beni rezil etmeye hakkın da yok. Bi iş yemeği bu. Naptığını sanıyosun ki sen? Şimdi ben içeri geçiyorum. Sen de istediğin yere gitmek de özgürsün.

Dedim ve tekrar masaya geri döndüm. Bir sürü kadın, yüzüme bakıp bakıp gülüyorlar. Hayatımda bundan daha fazla utandım mı? Bilmiyorum.

Aksilik bunlarla kalmadı. Davetlilerden birine çarpan garson sayesinde kadının dudağı yarıldı ve dişi kırıldı. Olay olay üzerine.

Ve erken ayrılmak zorunda kalan ben. Yaşadığım rezilliği asla unutmayacağım. Ama haddini bildiremedim ya, bir tane suratına patlatamadım ya içimde kaldı. İnsan azcık kafasını çalıştırır. Ne yani boynuna mı atlamamı bekliyordu? Nasıl bi salaklıktır bu ya?

21 Ekim 2011 Cuma

Saf...

http://www.blogger.com/img/blank.gif
Buldum!

Ben buldum!

Ben saf birini buldum!

Bi insan ya saftır ya da saf görünmeye çalışıyordur. Şimdi ben erkek milletini tanıyorum diye geçinirim ya meğer tanımıyormuşum. Varmış aralarında safları, temizleri, pür-i pak olanları...

http://www.dailymotion.com/video/x8idf6_nil-karaibrahimgil-ne-garip-adam_music

15 Ekim 2011 Cumartesi

Sorular...

Bi bitis, bi baslangic.

Neler bitti? Neler basladi?

Kendi kendime cektirdigim bu cezanin bi sonu olmali. Kendimle ugrastigim kadar baska biseyle ugrasmis olsam simdiye kadar usta olmustum. Butun tilsimin kaybolmus olmasi, butun buyuyu bozmus olmanin bi aciklamasi var mi?

Sen yaptin ufaklik. Sen suclusun. Sen ahmaksin. Sen...

Vicdan azabi cekiyorum. Ayni anda hem sevip hem nefret edebilir mi insan? Boyle bi celiski yasayabilir mi? Yasadi diyelim, gucu kuvveti kalir mi? Insafli olalim dayanamiyorum.

Gunduz ayri cektiriyorum kendime, gece ayri. Alkolik olacagim sanirim. Bi cumleyi, bi dokunusu, bi gulusu, bi opusu yeniden hatirlayabilmek icin. Tamam sacmaliyorum.

Optum. Bye.

11 Ekim 2011 Salı

Sen Hiç...



Sen hiç kalabalığın içinde yapayalnız olduğunu düşündün mü?

Sen hiç çığlıklar atmak isterken susup oturdun mu?

Sen hiç birinin kollarında başka birini düşledin mi?

Sen hiç hayallerindeki kişiyi kaybettin mi?

Sen hiç gezip tozmak isterken günlerini bi bilgisayar başında geçirdin mi?

Sen hiç rüyalarındaki gibi yaşamak istedin mi?

Sen hiç en yakınında olduğuna güvendiğin anda birini ulaşılmaza gönderdin mi?

Sen hiç yüzüne güldüğün halde karşındaki kişiye için için küfürler ettin mi?

Sen hiç memnun olmadığın şeyleri mağrur bi tavırla kabullendin mi?

Sen hiç dokunmadığın biri için yanıp tutuştun mu?

Sen hiç yapamayacağın şeyleri yaptıktan sonra geriye dönüp baktın mı?

Sen hiç başarısızlığı kabullenemeyip yeni ufuklara yelken açtın mı?

Sen hiç göz göre göre hata yaptın mı?

Sen hiç vazgeçmen gerektiği halde inadına savaştın mı?

Sen hiç güvenmediğin birine inanmaya çalıştın mı?

Sen hiç istemediğin insanlara sarıldın mı?

Sen hiç sevmeyi bilmeyen birine sevebileceğini göstermek için uğraşıp didindin mi?

Sen hiç senin olmayacak bir insanı seninmiş gibi sahiplendin mi?

Sen hiç gülmeyi bilmeyen bi insanın tebessüm edişini seyrettin mi?

Sen hiç bi gece en son onun yüzünün hayaliyle uykuya daldın mı?

Sen hiç bi sabah gözlerini açtığında onun yüzüyle karşılaştın mı?

Sen hiç O'nu yeniden istedin mi?

Sen hiç O'nun yanında şımarabildin mi?

Sen hiç yastığa, yorgana sarılıp uyumayı hayal ettin mi?

Sen hiç O'nunla bağıra çağıra kavga edebildin mi?

Sen hiç sebebini bildiğin halde sonuca erişememiş numarası çektin mi?

Sen hiç yeniliklere kendini kapatıp, eskiye boğulduğunu hissetmedin mi?

Ps: Kenan Doğulu - Aşk Oyunu dinlerken bunları yazabilmek de ayrı bişi tabi.

7 Ekim 2011 Cuma

Kıskançlık...


Kıskançlık gibi de bi gerçek var hani.

Kızgın kumlardan, serin sulara doğru gitmiyor maalesef. Bildiğin yanardağın yavaş yavaş kaynamaya başlaması gibi, harekete geçmesi gibi. Ufak ufak başlayıp birden çoğalıyor, taşmaya başlıyor.

Gördüğün herşey batıyor. Gözüne gözüne sokuluyor sanki. Kendine gel. Haddini bil. Yooooooooooook. Olamaz.

Kimi insanı gizliden kıskanır ses etmezsin, anlamasın havaya girmesin diye, kimisini de gayet aleni kıskanıp götünü kaldırırsın. Ay niye? Ama neden?

Kıskançlık kötü, kıskançlık çirkin, kıskançlık pis, kıskançlık salak. O da salak! Sen de salaksın!

Al işte ya! Of!