29 Temmuz 2011 Cuma

Bizde Niye Yok?


The Nine Lives of Chloe King izlerken Alex'in Chloe'nin kapısında beklemesi sonra "biz birbirimize aidiz" demesi ben de acayip hislere yol açmakta.

Bizde niye yok? Bizim niye yok öyle kapılarda bekleyenimiz? Bizi kendine ait gören birileri niye yok?

Son zamanlarda öyle şeyler oldu, öyle insanlarla karşılaştık ki pes etmek geliyor artık içimden. Adele ve Someone Like You dinlerken insan ne hisseder bilmiyorum ama içimde bi acı, bi boşluk hissi.

Gözün kapalıyken yanında kokusunu duyup gülümseyerek gözlerini açtığın oldu mu hiç? Elini tutsun diye bahaneler aradığın? Sadece gözlerinin içine baksın diye dikkatini çekmeye çalıştığın?

Bi aidiyet duygusuna muhtaç aslında bünyelerimiz. Bi şekilde tüm sorunlardan uzak tutsun seni istiyorsun. O'nun dışında dünyayla bağını koparmak, bir tek onun omzuna başını yaslayıp zamanın akmasına izin vermek istiyorsun.

Hayatındaki hiç bir şeyin hesabını kendin dışında birine vermek istemiyorsun da birinin seni önemsemesini can-ı gönülden diliyorsun. Dileklerin yerine gelsin ve birinin yaşamında iz bırakmak istiyorsun. Senle değişsin, sen değiş. Sev, seviş...

Her hareketinin anlamını çözmek zorunda kalmadan, "bunu bana neden yaptı?" diye sormadan, yormadan, yorulmadan sevmek istiyorsun. Var mı böyle bişey? Belki yok. Büyük ihtimalle yok. Ama o kadar ki kabullenemiyorsun.

Kendini adamayı kabul edip herşeyi arkanda bırakmaya hazır bekliyorsun. Kapı açık. Sadece birinin elinden tutup seni günışığına çıkarması gerekli. O gelene kadar beklemeyi seçiyorsun ya belki de akıllılık ediyorsun.

Kapı açık, kalbin açık, yol açık... Bu kez denemeyi doğru kişiyle yap ki kimin kime koyduğu mühim olmasın. Varlığıyla hayatını aydınlatsın.

Her Güne Bir Fotoğraf.





Bayıldım!




Ben de böyle bi fotoğrafım olsun istiyorum. Çok şey mi istiyorum? :(

28 Temmuz 2011 Perşembe

Bu Da Oldu!


Ben ki son zamanlarda bebek fotograflarina bakmaya doyamiyordum. Ben ki mutlu bi cift gorunce melul melul izliyordum. Bu aksam yaptiklarimdan sonra kimse beni almaz. Alsa da bi hayir gormez zaten.

Eve geldim, annem bir suru sey hazirlamis. Misafirler gelmis. Caner, abisi, annesi, babasi ve amcasi. Yahu amcasinin ne isi var? Manyak misiniz? Neyse hosgeldin, besgittin derken su saat oldu. Bi yarim saat once de malum konuya giris yaptilar.

Tam kahveleri dagitirken annesi annemle konusuyor "Caner de evlensin istiyoruz artik. Ailesi olsun. Zaten gozumuzun onunde degil. Aklimiz onda kalmasin. Merve ne dusunuyor?"

Annem her zamanki gibi Seher Hanim bana giydiriyor. "Bizim kizin hayalleri fazla. Yurtdisinda dil egitimi alacak. Dunyayi gezecek. Ozgur kiz olacak. Evlilik falaan yok ufukta. Caner oglum sansliysa akilli bi kiz bulur herhalde. Merve'ye soralim kendi anlatsin."

Belli ki annem beni kotu yapacak. Oldu olan koyver gitsin kizim.

Once Caner'in bacagina kahve fincanini dusurdum. Yanlislikla oldu. ( Yersen) sonra da salonun ortasinda elimde tepsi konusmaya basladim.

"Hangi akla hizmet geldiniz, bilmiyorum. Kimse bana bir sey sormadi. Hatta o kadar ki mesajlarima dahi cevap veren olmadi. Ben daha dunyayi gezmedim. Kendi paramin keyfini surmedim. Istedigim herseye sahip olamadim. Yapmam gereken bir suru sey var. Kendimi kanitlamam gerek bi kere. Ve evlenmek gibi bir niyetim en azindan 5sene icinde yok. 2 kez sordugun soruyu allahin hakki olarak gorup annen babanla sorman cok sacma olmus Caner. Akli basinda davransaydin keske. Simdi isterseniz her zamanki gibi oturup sohbbet edelim, mac izleyelim. Istemiyorsaniz da yarin ise gitmemiz gerekli."

Evet icerde kuzu kuzu oturuyorlar. Caner yandi. Ama umurumda degil. Hakettiler.


Optum, bye.

You Had Me!


You had me
You lost me
You're wasted
You cost me
I don't want you here messing with my mind

Spitting in my eyes and I still see
Tried to keep me down
I'm breaking free
I don't want no part in your next fix
Someone needs to tell you
This is it

Hey
Listen you'll be missin'
Out on all my love and my kissing
Make your mistakes on your own time
When you come down you're just no good to have around
Instead of making money you took mine

Chorus
You had me
You lost me
You're wasted
You cost me
I don't want you here messing with my mind
I've realized in time
that my eyes are not blind
I've seen it before
I'm taking back my life

You tried to trade on my naivete
But the things you do and say embarrass me
See once upon a time I was your fool
But the one I leave behind he is you

Hey
Listen you'll be missin'
Out on all my love and my kissing
Make your mistakes on your own time
When you come down you're just no good to have around
Instead of making money you took mine

Chorus

Vodka and a packet of cigarettes
That's all it used to be but now
You're sniffing on snow when you're feeling low
Suffocating dreams that could have
Maybe for a minute I'd be down with that
But it didn't take long for me to see the light
You swore you had control of it
But when I stepped back you slipped on your supply

Chorus

Taking it back I'm taking it back
Taking back my life
Taking it back I'm taking it back
Taking back my life
Ain't nobody got no business stressing all the time
Taking it back I'm taking it back
Taking back my life

Chorus

Taking it back I'm taking it back
Taking back my life
Taking it back I'm taking it back
Taking back my life
Ain't nobody got no business stressing all the time
Taking it back I'm taking it back
Taking back my life


Ps : Yüksek sesle söylemek gerek! Fısıltıyla keyfi çıkmıyor.

Bahtımı...



Hiç beklenmedik şeyler oluyor. Sabaha karşı bi rüya gördüm. O'nun düğünü vardı. Hem de en yakın arkadaşıyla evleniyordu. Sonra bi şekilde inat uğruna evlendiğini söylüyor falan. Beni öpüyor. Deli mi ne? Sonra uyanıyorum.

İşe geldikten sonra annem arıyor ve öğrendiğime göre misafirlerimiz varmış akşama. Yani Model konseri biletim yanar! Hayırlısı.

Misafirler Caner, abisi, annesi, babası, amcası. Neden geliyorlar? En ufak bi fikrim yok. Annemle dalga geçtim ama annem gayet ciddi cevapladı. Durum tehlikeli.

Bekarlık günleri tarihe karışırsa oturur yas tutarım artık. Hayır, zorla evlendirmeyecekler ama "düşün, taşın" diyecekler. Her gün annem başımın etini yiyecek. Sonra "nesi var çocuğun?" diyen arkadaşlarım.

Afakanlar basıyor. Ufunet geliyor. Offffffffffff!

Milat.


Senden önce senden sonra,
Daha kaç vücut gerek bana,
Benim seni unutmama...

Herkesin hayatında bir milat var, değil mi? Derinden sarsan, üzüp, yıkıp, paramparça hal getiren biri var değil mi? Ondan önceki hayatınıza bir özlem var. Sonrasında gelen durgunluğunuza hep bir bahane var.

Milat işte. S.Ö. ve S.S.

En zoru da ne kadar saçma birine bu anlamı yüklediğinizi farketmek. Kendinden nefret eden ama başkalarıyla bi araya geldiğinde gerçekten güçlü olduğunu sanan biriyse? Ya tüm başına gelenleri haketmiş biriyse? Ona acıdığınızı hiç farketmemişse? Onun için üzüldüğünüzü anlamamışsa?

Sen karşısına geçip istediklerini söyleyememişsen. Hep unutmuşsan söyleyeceklerini. Hep gömmüşsen. Yokmuş gibi davrandıysan.

Ve 0'dan başlama zamanı. Sonrasını yaşarsın ya için acır. Başka insanlar, başka kokular, başka dokunuşlar, başka sözler. Hiç bi zaman o eski halin gibi davranamazsın. Hep birilerinin canına okumak istersin de kendinle kavga eder durursun. Kimseyle bişiler uzun sürmez. Sürsün de istemezsin. Gelsin, gitsin. Gönlünü hoş tutsun. İstediklerini yapsın. Şımartsın. Güldürsün. Gezdirsin. Bi süre sonra insanları kullanmaya başladığını farkedersin.

Hayatında arkadaşların olur. "Oh be" çekip durursun da faydası yoktur. Hatırlama evresine girdiğin an çırpınsan da ııh. Bitti biter, gitti gider. Zaman akmaz, saatler durur. Yanında kimse olmaz. Aklın karmakarışık. Bi tarafın "git kollarına ol", bi tarafın "cehennem ol" der. Sen 2.seçeneği yakın görürsün kendine de o da olmaz. Geride kalanlara ne olacak. Sana ihtiyaçları var.

Tam herşey yerli yerine oturur. Hayat sana güzel olur. O zaman çıkar gelir, geçer karşına. Saçmalayacak bilirsin. Yine de "2 kelime 2 kelimedir." diyerek dinlemeye devam ediyorsun. Tabi ki şaşırtmıyor seni. Önce tatlı tatlı başlıyor konuşmaya, bi yerden sonra iş çığrından çıkıyor. Artık sinirlenmiyorsun bile. Normalde seni deli edebilecek bir sürü kelimeye tavrın "bitti mi?" sorusu oluyor. Kalkıp gidiyorsun.

Giderken gülüyorsun haline. Ne kadar çok şey değişmiş farkediyorsun. Kimseye şans verilmemesi gerektiğini anlıyorsun. Zaten isteyen de olmamıştı ya, neyse.

Değiştiğine seviniyorsun. Herkes değişsin yenilensin istiyorsun. Çevrende hala acı çeken o insanları gördükçe üzülüyorsun. Akılları başlarına "kötü söz" duymadan gelmez biliyorsun. Bişiler bittikten sonra hala birini üzebileceğini düşünen insanlar için de Allah'tan akıl fikir diliyorsun.

27 Temmuz 2011 Çarşamba

Özlemiş Olabilirim!



Ouuuww yeah! :P

Bilmiyorsun.



Ne istediğimi gayet iyi biliyorsun aslında. Ben söyleyemediklerimi senin anlamanı bekliyorum hala. "Seni eskisi gibi istiyorum. Eski halini istiyorum." Anlamıyorsun ki.

Cevap da vermiyorsun. Varsın, oradasın. Ama uzaksın. Hem kilometrelerce uzaktasın. Hem kalbin uzak bana. Bi dokunsan yüzüne, bi baksam yeniden gözlerinin içine eskisi gibi olursun biliyorum.

Kimse bana inanmasa da ben bi gün senin bana eskisi gibi geri döneceğini biliyorum. Hiç değişmemiş gibi. O ilk yaşadıklarımızın bizi mutlu ettiği günlerdeki gibi. Elimi tutuşunda, gözlerime bakışında değişmemiş gibi. Araya mesafeler girmemiş gibi. Konuşmadığımız günler, geceler hiç olmamış gibi. O hayallerimiz gerçekleşecekmiş gibi. Benim yarım yamalak hayallerime, senin 4 başı mamur hayallerinin verdiği karşılık gibi.

Hastayım şimdi. Ölüyorum sandım bütün gece. Aklımda sen. "Hasta olduğumu duysa belki arar" fısıltısı. Ama aramadın. Gece bitti, gün doğdu. Sabah oldu. Geçmedi bu bulantılar, baş ağrısı. Geçip gitmedi.

Tam bi yerlere hastanede olduğumu yazdım. İğneler, serumlar diye ekledim. Sen de bişeyler yazdın. Gördün. Görmemezlikten geldin. Son zamanlarda yaptığın tek şey bu zaten. Yokmuşum gibi davranmak.

Ne zaman hayatınla ilgili hayallerin, kararların oluyor, anlatacak kimse bulamıyorsun o zaman arayıp sormaya başlıyorsun. Söylüyorlar aslında. Duymazdan geliyorum. Senin benim olmadığını, benimle olmadığını söylüyorlar, dinlemiyorum.

İçimde her gün bişeyler kopuyor, anlatamıyorum. Çevremdeki herkesin bana karşı olduğunu bilmiyor muyum? Biliyorum. Ben o hayallere inandım. Benim olduğu kadar senin de bir parçan sandım.

Ben bekliyorum. Hastayken bişey yapar da ben yine mutlu olurum diye. Ama onu bile düşünemeyecek durumdasın sen. Kendinden başka kimseyi düşünmediğin gibi beni de düşünmüyorsun.

Sarhoş oldum, durmadan ağladım. Bilmiyorsun. İçtim, küfür ettim. Bilmiyorsun. Uyuyamadım sabahlara kadar, huzura aç kaldım. Bilmiyorsun. Çok uzaklara gittim günlerce, yoktum bu şehirde. Merak etmiyorsun. Otobüs durağında da uyudum, tren garında da. Bilmiyorsun tabi ki.

Senin dışında herkesin arayıp, sorup özlediğini söylemesi? Senden ses çıkmaması? Sen sevmiyorsun biliyorum. Sen eski duygularına sahip de değilsin. Sen kendinden başka kimseyi önemseyemezsin. Ama "bitti" diyebilecek tek kişi sensin. Ben yapamam.

Ben "bitti" diyemeyeceğim için bu kadar sürünüyor bu olay. Acı çekiyorum ben. Bilmiyorsun.

PS: Eğer gerçekten sevdiğini düşünüyorsan dön eskisi gibi. Ama eğer hala aklında kendi sorunların varsa, kendini düşünüp duruyorsan bitir bu işi. Ne sen acı çek daha fazla ne de Burcu. Bitsin Hakan.

Ben her gün kendimi lanetlemek istemiyorum. Ama göz göre göre birini hasta ediyorsan, mutlu olmayı da mutlu etmeyi de beceremiyorsan uzak dur. Eğer birazcık insalığın kaldıysa bitir, yok ol. Hala hakkını verip veremeyeceğini düşünüyorsan benim fikrim sen hiç bir şeyin hakkını veremezsin. Ömrünce hiç bir şeye sahip olmamışsın kitapların dışında. Senin bi geleceğin yok. Olması da mümkün değil. Sen o kitaplara kendi dünyana ait kalacaksın. Kimse gelip dikkatini dağıtmayacak. Vahide'nin hayatında olmasının tek doğrusu o seni zaten aramıyordu, sormuyordu, merak etmiyordu. Sen canın istediğinde dönüp onu aradığında ilişkiye dair açlığını kapatıyordun. Burda böyle değil.

Çok üzgünüm ama böyle değil. Eğer hep düzgün bi adam olduysan gerçekten düzgün davranmalısın. Beni üzen insanlardan ne farkın var şu an? Nedir ayrıcalığın? Sen daha kötüsünü yapıyorsun aslında. Ananem hep "ölüsü olan 3 gün ağlar, kaybı olan o bulunana kadar her gün." derdi. Sen bu kızı bile bile her gün ağlatıyorsun. Yazıklar olsun.


PS: Burcu bunları düşünmese bile yaşadıklarının bunlar olduğuna adım gibi eminim. İçindeki karmaşa. Bizden saklamaya çalıştıkları, yaşadıkları, mutsuzluğu. Tek sorumlusu sensin. Keşke bencil bi adam olmasaydın. Yazık.

26 Temmuz 2011 Salı

Fotoğraf!




PS3


Hala birilerinin bana Ps3 öğretmemiş olması benim suçum değil. Siz denemediniz ben n'apabilirim?

Tabi sizden iyi oynarım diye korktunuz, çok normal.

İlk kez oynadığım "dart" oyununda nasıl başarılı olduğumu Gülnihal anlatır ancak. :) Kıhkıhkıh.

Poz vermek de sıkıntı yok. Ama oynamayı bilmiyorum. :(

Net!




24 Temmuz 2011 Pazar

Cinarcik Donusu...


Cinarcik'tan donuyoruz, aklimda sorular.

Burcu, bu iste bi yalnizlik var. Neresinden tutarsan tut biz bize kaliyoruz. Kimin elini tuttugun, kimle uyudugun, kime sarilip dunyayi unuttugumuzun bi onemi yok. Biz birlikte oldugumuz icin daha dik duruyoruz.

Dunyanin bi ucundan birbirimizi ozleyebildigimizi soyleyebilmek icin ariyoruz, agliyoruz.

Arkadasligin ne oldugunu bilmem ama kiz kardes kelimesnin tam karsiligini biliyorum ben artik.

Ilk kez sarhoslugunda aglayan biriyim ben. Sana sarildim hickira hickira agladim "Burcu beni niye sevmedi?", "Burcu beni niye istemedi?" Diye sayiklayarak.

Hayatimizda belki duzgun birileri olur, biz akillaniriz. Buyuruz. Kimi sevmemiz gerektigini ogreniriz. Dizzzzzzzt olan insanlara yaklasmayiz? Olur ama di mi? Olur tabi!

Belki kuseriz gun gelir, belki kavga ederiz. N'olursun yanimdan ayrilma. Deliligime katlanabilirsin belki. Cocuklarimin bi teyzeye ihtiyaci olacagi kesin. Hem daha hayallerimiz var.

Ben daha kendimi Budha'ya adayacagim. Malum taptigim okuzlerden sonra oraya cabuk alisirim. Iklim de guzel. Enttariler de ferah. Hem de renkli. Turuncu! Canlilik veri. Yakisir yani bana. :p

Hersey icin tesekkur ederim ben. Gunes simdi batti, Kabatas'a varmak uzereyiz. Kiz kiza nice tatillere o vakit! :)

Gunes denizde
Deniz tenimde
Ruzgar sacimda...

21 Temmuz 2011 Perşembe

Ticket!



Biletler alındı. Çınarcık yolcusu kalmasın. 24 saat sonra tatil moduna girmiş olacağım.

Karşımda valizim, saatime bakıp duracağım.

Artık deniz otobüsünde bizimle kim gelirse, ne çıkarsa bahtımıza.

Eğer Çınarcık'ta da birileriyle karşılaşırsam keserim bileklerimi, dönmem! O kadar ağır konuşuyorum. Burcuuuuuuuuuuuuuuuuuu bana mukayet ol!

Yağmur!




Yağmur'un yağmasına nasıl sevindiğimi anlatmamın mümkün olmadığına eminim.

Hem yağmur yağıyor, hem fizy'den Teoman açılmış. Baştan sona bütün şarkılar çalıyor. Şu anda mesela "duş" şarkısı çalmakta.

Son defaymış gibi,
Kaybederken kendimi...

Kimimize göre son defa, kimimize göre ilk kez. Yaşadığın hazzın tarifi yok. O mutluluğun çizimi, fotoğrafı da yok. Sahipsiz bi bedene sahip olmuşsun gibi.

Şimdi de "Senden önce senden sonra" çalmakta.

Senden önce senden sonra
Daha kaç vücut gerek bana
Benim seni unutmama

Rüzgar gülü

Bir yaz günü bir yaz günü
Hiç bu kadar üşüdün mü?
Rüzgar gülü rüzgar gülü
Hiç ölümü düşündün mü?

Bekliyorum!



Sıkılmanızı artık blogumu okumamanızı bekliyorum. Daha çok beklerim belki. Bekliyorummmmmmmmmmmmmmmmmmmmmm. Bekliyorummmmmmmmmmmm.

20 Temmuz 2011 Çarşamba

Koku!

Bazen farketmeden birine fazla yakin durursun. Yakinlik kokuya tekabul eder. Onun kokusu siner ya ustune, gitmesin istersin.

O biri ozelse gitmesin diye de cabalarsin. Her yeni insanda ayni kokuyu ararsin mesela. Oyle ki senin istedigin parfumu kullanir gelir. Gecer karsina, guler yuzune, sanar ki hersey guzeldir.

Tanidik da gelen kokular olur. Bosuna degil sarilip durmalarin! Sana yakin olmalarina izin vermelerin. Yeri doldurulabilir bisey bu koku olayi.

Kimisinde takıntı olur, kimseyi beğenmez, kimisi de sorsan çevresindeki herkesin kokusunu beğenir (mümkünmüş gibi.).

Madem bu işler böyle. Herkes kendine en yakin kokuyu seciyor, o zaman bennnnn! Vazgectim. Soylemiyorum!

Legs!








Fotoğrafların bana ait olup olmadığı konusuna her zaman değinmek istemiyorum. Ay!

Öyle ki...


Öyle bi tatil olmalı ki...

Beni 0'dan başlatmalı. Acısıyla, tatlısıyla, gözyaşıyla, kahkahalarla ne geçtiyse, ne gittiyse en başa sarmalı. Keyfimi yerine getirmeli, kasveti götürmeli. Eğlendirmeli, güldürmeli, yeniler gelmeli, yeni anılar eklenmeli.

Kız kıza yapılacak herşeyin keyfi çıkarılmalı. Biz bizeyiz şurda. Ne olacak sanki? Cuma günü akşam 20.00 biletlerimiz, pazar akşam dönüş biletlerimiz alındı, çantaya koyuldu. Neler götürülecek hazırlanacağız daha.



Neler koyulacak listesi yapalım önce değil mi?

2 bikini yeter, neme lazım.
3 tane havlu (çok lazım napalım?)
2 tane elbise (telli korse benzeri elbise olsun olmuşken, bi de şifon elbise. )
2 adet fotoğraf makinesi
2 şort
3 tshirt

Bi dakika ya! Ben haftalık gitmiyorum ki. 2 gün epi topu.

Ah gece denize gireceğimi söylemiş miydim? Hı hı. Gider gitmez atacağım kendimi suya. Gece gece ne çıkarsa bahtıma. :)

Delete !

Uurum!



Bu çocuk beni kendine aşık etmeye uğraşıyor. Vallahi yapıyor. Şam şeytanı gibi bişi bu.

Gece, gündüz her daim ulaşılabilir seviyede ya. Uyanıyor yazıyor, uyumadan önce arıyor. Yanlış ama çok yanlış hareketler bunlar.

Tam iyileşmişken ben. Tam amaaan...

Bu kadar sevimli bu kadar iyi olmasaydı. Ahhh ahh.. :D

Stoned? Stupid?



I found it!

Bazen...





Bazen öyle fotoğraflar görüyorum ki çıplaklığın rahatsız etmediği ender fotoğraflardan bence bu.

http://weheartit.com/entry/5574426

19 Temmuz 2011 Salı

Haftasonu!



Lütfen ama lütfen bu sefer planım kusursuz olsun.



Haftasonu Burcu'ların yazlığa gidiyorum. Çınarcık'a. Hani olmaz ya, olur da gelmeye kalkarsanız n'olur gelmeyin! Oturun evinizde, gidin Çeşme'nize.



Bıdık bıdık konuşmanın alemi yok sanki. Olacaksa oluyor, çekiyorum çünkü.



Zaten Burcu bi bildiri yayınlayacak. Kimse Çınarcık'a gelmesin, biz bize olalım.



Kıhkıhkıh. :D İzmir fotoğraflarından seçmeler. :P

Fotoğraf!



Öyle güzel fotoğraflar çekmiş ki insanlar kıskanıyorum. Ben de! Ben de istiyorum!

Ps : Vahap tatilde. Fotoğraflarımız bir süre eski olacak. Arşivden çıkarırız biz de. Öptüm bye.

Balayinin Son Gecesi!


Evde kimsenin olmamasi da acayip bi duygu he. Yemek yemesen "yemedin" diyen yok, don-paca evde dolansan "ustune bisey giy cik cik cik" diyen yok, takilarini koltugun kenarina koysan "niye orda biraktin?" Diye soran yok.

Evde "tikirti"lar var. Ses yok ama "tikir tikir" bitmiyor. Bu gece son. Tek basima gecen en muthis 2 gunun ardindan ve tabi ki evde gecen 2 gecemin ardindan sunu soyleyebilirim ki "bekarlik sultanlik arkadas!". Ama olay su ki uyuyamiyorum.

Gok gurultusunde uyuyamadigim gibi. Evi dinliyorum. Kendi nefesimin sesi bile fazla.

Kitap okudum. Iih. Su ictim. Iih. Meyve yedim. Iih. Dus aldim. Iih. Yok rahat batiyor. Baska aciklamasi yok.

Yarin bugunumu ararim kesin. Cok parcaya bolunmem gereken gunlerden biri nasilsa. :(