11 Aralık 2012 Salı

Kendinden Kaçmak.

  
İnsanların en çok yaptıkları şey kendilerinden kaçmak olsa gerek... Tüm dünyaya kapatıp bildiğini okumak belki. Belki de susturamayacağını bildiğin iç sesini duymamazlıktan gelmek.

Her birimizin doğrusu başka, yanlışı başka ya hani olur da genel geçer kavramlara karşı çıkmaman gerekir bazı durumlarda, eğmez misin başını yine?

"Ben mutluyum, kime ne?" sorusunu sesli sesli dile getirirsin de hiç mi hissetmezsin içinde o hüznü? Sebeplerine, sonuçlarına aldırmadan yaşamaya devam edersin de seyirci mi olursun kendine?

Hayat bizim hayatımız, doğru. Doğruları, yanlışları da bizim. Günahı, sevabı da. Peki zaman geçince? Yine kararlar senin mi kalıyor sanıyorsun? Yine doğrular senin? Yine kucak dolusu sevgiler mi seninle? Bu sefer sarılıp uyudukların pişmanlıkların oluyor maalesef. Acıdığın binlerce insanın karşında kıs kıs gülüşü daha çok seninle.

Uzaktan bakmayı da beceremiyoruz zaten kendimize. Kendi dilimizden konuşamıyoruz da, anlaşamıyoruz da. Ne yaparsak kendimize zaten, ne kadar kaçarsak kaçalım kendimizden.

5 Aralık 2012 Çarşamba

Liste.



Siyahla beyazı ayırır gibi ayırdık herşeyi. Herkesi bir bir sıraladık liste halinde. HEr birine güzel şeyler yazdık belki. Sonra yanlarına bir de bize neler yaptıklarını yazdık. Sonra yaşadıklarımızı de ekledik ki eksik birşey kalmasın. Ve bize neler hissettirdiklerini...

Her biri bir diğerinden farklı. Hiç biri aynı karaktere, aynı isme sahip olmadan, birbirine benzemeden, yer aldılar o listede. Öyle ki liste bi yerden sonra bizim günahlarımıza, sevaplarımıza dönüştü. Kaçtık hiç düşünmeden. Kaçtık ardımıza bakmadan. İnsan günahlarından kaçar mı? O da bişey mi? İnsan sevaplarından bile kaçabiliyor.

Sevemedik belki istediğimiz gibi, belki de onun gibi... Olmadı. Belki de köreldi tüm duygularımız. Belki merhamet duygusuna hiç sahip olmadık. Kim bilir?

Bir insanı da kötü anmadık şu ana kadar. Ne fayda getirdi bize? Ne ekledi ki hayatımıza? Listedeki isimler, iyilikler, kötülükler hep olduğu yerde. Hep bizde. Kimsenin hiç birşeyi silmeye, götürmeye niyeti yok zaten. Kalsın ki seninle hep aynı acıyı yaşa ömrün boyunca. Yaşa ki günün gecen hep pişmanlıkla dolsun. Yaşa ki ölsen gitsen bile unutma. Unutturmasın sana, kendi de unutmasın. Hayat meşgalesi, gailesi bu.

Sev işte gönlünce, sev istediğin gibi. Sev de gör gününü. Sev de sevginin kıymeti olmadığını anla. Nihayetinde insanoğlusun, acımasızlık da, merhametsizlik de senin kanında.

Öyle yaşa pişmanlığı. Öyle isyan et. Öyle kız, öyle nefret et ki biz de kendimizden ekleyelim bişeyler. Kötülükle besleniyoruz ne de olsa.

Kendimizce teşekkür ettik yaşananlara. Bi "hoşçakal" kalmıştı da onu ekledik yola çıkanlara.

HOŞÇAKAL.