20 Mart 2013 Çarşamba

Can You Hear Me?


Yazamıyorum!



Aklımdan geçen tonla şeye karşılık elimden dökülen 3-5 cümle.

Sonrası yok. Hevesim yok.

Bi küsme hali belki, bi kırgınlık veya yapmak istediklerime karşı sağlam duramama hali.

Vazgeçtim belki, pes ettim.

"Gitsem de dönmesem" diye çıktığım herhangi bir yolda adım atmaya üşenip geri dönme hali.

Kardan Adam.



"Zaten aşk ne zaman doğru zaman kollar, hiç bi zaman
Dağ gibi duranı istemez ah sever kalp kardan adam
O erir üstüme, erisin ben çoktan sırılsıklam
Olmuşum, ölmüşüm, bitmişim budur aşkta en cazip olan"

4 Mart 2013 Pazartesi

Gidene Kal Denir!



Git de diyemem
Kıyamam kal da diyemem
Olmaz senle olamaz
Biliyorum böyle süremez
Gitme diyemem
Yapamam sözüm yok sana
Olmaz senle olamaz
Bile bile böyle süremez

Gidene kal denir acımak böyledir
Bunun adı aşık olmak değil
Edebiyat denir
Masallar kalptedir
Kitap biter hep sonu gelir
Gidene kal denir acımak böyledir
Bunun adı aşık olmak değil

1 Mart 2013 Cuma

Zaman...



Yıllarım var şu sayfalarda. Adım adım büyüdüğüme şahitlerim var. İnanamadığım aptallıklarım var. "Şimdiki aklım olsa yapmam" dediğim ama fırsatım olsa yine yapacağım eşekliklerim var.

Sevdiklerim var. Kızdıklarım var.

Silip attıklarım, yüzlerini hatırlayamadığım insanlar var.

Canımı yakan ve bundan zevk alan insanlar var.

Ben varım, benliğim var. Ruhum var.

Zamanmış bizi değiştiren, büyüten, aklı besleyen, özgüveni tazeleyen. Kendine güvenmeyi öğreten de zamanmış, insanları sevmekten vazgeçiren de zaman.

"Beni bilirsin" diyenler varmış, bilmediğini farketmen de zamanla olmuş.

Zamanmış en iyi ilaç. Seni sen yapan zaman...

Bilsen...


11 Şubat 2013 Pazartesi

6 Şubat 2013 Çarşamba

Keep On Rising!




Yaz şarkısı diye aklımda kalmış ki benim. Kendimi fotoğraflara bakarken buldum.



18 Ocak 2013 Cuma

17 Ocak 2013 Perşembe

Ah.





Değişmişim sanırım.

Buraya yazmaya ilk başladığım günden beri asırlar geçmiş gibi. Tüm hıncını şuradaki kelimelere döken bendim, ne oldu da her şeyi kendi içimde yaşamaya başladım ki?

Verdiğim tepkilerin hiç biri bana ait değil. Arkadaşlarını ardında bırakan, yoluna bildiği gibi devam eden, yeni insanlara eskilerden daha fazla değer veren, bencilliğin güzelliğiyle yaşayıp, herşeyi aynı anda yapan bi ben miyim yahu?

Birini sevmekten vazgeçip kendiyle mi barışmalıydı insan? "Önce kendini sevmeli" dedikleri doğru muydu ki?

Bi yemeğe gidersin, bi konuşma geçer, dalıp gidersin. Karşına geçip bir sürü şey söyleyebilirler, konuşma. Sen de kalsın. Kime anlatsan inanmaz, kimse sen gibi anlamaz olanları. Seversin, hiç sevmemiş gibi, her geleni bi başka seversin. Sevgisiz kalmış insanların bunu anlama ihtimali mi olurmuş? Dokunsalar ağlayacak duruma gelirsin, ardına bakmadan oradan çıktığında herkes "sorunlu bu" der ardından, düşünme. Sen biliyorsun neler olduğunu, kime nasıl tutuntuğunu, kimin seni darmadağın ettiğini, kimin düşünceleri önemli...

Canın yanar, yandıkça daha çok seversin. Boğazında bişey. Nefes alman zor, gözlerin dolu, aktı akacak da gözyaşları bi gurur var ortada... O gurur ki, ne yaptıklarını düzeltebilir, ne gözlerini kapatıp seni ilelebet bu dünyadan çekip alabilir.

Oyunbozan mı Haklı?




Kanun mu bu yalnızlık
İçindeki yalan
El üstünde dururken kuyuya düşen
Alnımda yazanlar mı aklımda kalanlar mı
Oyunbozan mı haklı biri söylese
 

Bak dinledim seni dokunmadım sana
Dokunmadım kalan rüyalara
Zarar ziyan döküldü ortaya
Ölüm kadar rahatmış ayrılık

Ufak tefek birkaç sorun mu var

Geçer geçer zaman şu an yalan
Dedi ki bak silindi bak hafızam
Hayat kadar yalanmış ayrılık
Alnımda yazanlar mı aklımda kalanlar mı
Oyunbozan mı haklı söylesen
 

Bak dinledim seni dokunmadım sana
Dokunmadım kalan rüyalara
Zarar ziyan döküldü ortaya
Ölüm kadar rahatmış ayrılık
Ufak tefek birkaç sorun mu var
Geçer geçer zaman şu an yalan
 

Dedi ki bak silindi bak hafızam
Hayat kadar yalanmış ayrılık

14 Ocak 2013 Pazartesi

İyi ki Sevmişim Seni...




Belki de.

Dünyanın en kötü şeyi kararsızlık galiba. Ne istediğini bilememek, seçim yapamamak, dünyayı değiştirecek güce sahip olup bir türlü dengeyi kuramamak. Sevmeye hak kazanıp değerini bilememek, yenilenmiş bir beden ve akılla yola devam etmeyi seçip yarı yolda kalmak, kuralları belli olan oyunda yeniliyorsun diye oyunbozan olmak belki de...


Yine bir sebep-sonuç ikilisi, yine bir kendini bilmeyen dengesiz işi, yine bir akıl karışıklığıyla dengesizlik silsilesi...

Kitabına uydurarak sevemiyorsak, acı çekmeden sevginin var olabileceğine inanamıyorsak, gerizekalı gibi okuduğumuz aşk romanlarına yeniden sarıyorsak, hayallerde yaşıyorsak kendimize gelmemiz epey uzak sanırım.

Haklıyla haksızı bir tuttuysak, gücümüzü verimli harcayamadıysak, tükenip yorgun argın bitiş çizgisine kendimizi attıysak düşündüğümüz gibi değiliz belki de.