29 Ocak 2010 Cuma

So Bored...



Bugunkü iş dağılımı şu şekilde olmakta... 18.20 gibi işten çıkılacak. Çıktıktan sonra eve gidilecek. Önce poğaca hamuru yoğrulacak. Sonra odam toplanacak. Sonra hamurlar şekillendirilecek. Kabarması için bırakılıııııııııp doğruca saçlar yıkanacak. Tabi ben sacımı yıkayıp kurutana kadar bizim pogacalar pişmeye hazır olur.

Onlar pişirilip tumba yatak yapılacak. Yarın sabah saaat 05.30 gibi kalkıp yola düşülecek. İstikamet doğru Yenikapı. Orda Seyda'yla bulusulup feribota binilecek. Sonrasını da dönünce yazarız.

Sıkıldım ya. Acaba depresyonda mıyım? Deniz depresyondaymış. Çok bi fark yok şu an aramızda... Ben daha iyi rol yapabiliyorum o kadar. :D

Neyse neyse düşünüp kendime sıkıntı yaratmayayım. Bir de burnum kanamaya başladı. Offf evlerden ırak...

Song of the day : Incubus - Love Hurts

Ben bu sarkıyı bi haftadır gece gunduz dinliyorum ama neyse bugunun sarkısı ilan edeyim yine de...

28 Ocak 2010 Perşembe

Bilmiyorum...


Gerçekten ne demeli? Ne yapmalı? Bilmiyorum.

Dün gece maçı izlemedim. Sorun pişman mıyım? Hayır değilim. İzleyip sinir krizi geçirmek yerine arkadaşlarımla dışarı çıktım. Evet bencilce. Evet saçma. Ama oturup saçımı başımı yolmak zorunda kalmadığım için iyiyim. Daha dogrusu iyi sayılırım.

Anlamakta güçlük çekiyorum. Nasıl olur da bir takım pardon takım demeyelim hata olur. Koca koca adamlar kendilerine gelemezler. Bu adamların başı n'apsın? O mu çıkıp oynayacak? Anlamıyorum ki. Tamam hatalı kararlar verebilir ama maçı ondan daha çok oyuncular getirir bence. Evet farklı fikirler olacaktır. Ama benim fikrim bu. Oyunculardan daha çok çaba sarfediyor saha kenarında...

Daha ne yapsın? Sürekli gülen bi adam değil. Sürekli bağırıp çağırdığını da sanmıyorum. Ama bu adamlar kariyerlerindeki bu kara leke için ne düşünüyorlar? Merak ediyorum. Ağır mı oldu? Belki de... Boş boş yazıyorum? Olabilir tabi...

Cidden biri 2 kez üst üste Avrupa Sayı Kralı olmuş Igor Rakocevic, diğeri Real Madrid'i peşinde koşturan Bostjan Nachbar, diğeri yine Avrupa'da kendini ispatlamış Daniel Santiago... Şunlara bakın bi! Biri elinde top tutamaz ama sorsanız TBL'de coşar, diğeri oyuna girme şansı elde edemez, bir diğeri TBL maçlarını patlamış mısırıyla izler üstüne EL maçlarında bench'te oturur. Yahu anlamadığım bu kadro niye kuruldu? Bu kadar para niye verildi? Tamam taraftar dediğine yaranamazsın ama kadroda olan ve oynamayan bu isimlerin hayatlarındaki bu dönemi mahvettiğimizin farkında mıyız?

İleride "2009-2010 sezonu neler yaptınız?" sorusuna ne cevap vermelerini bekliyoruz? Bence direk " Sakattım oynamadım" desinler. En temizi...

Yazık kii başarı bekliyoruz. Yazık ki güveniyoruz. Ah peki devam etmiyor muyuz? Etmez olur muyuz? Keşke daha güzel olsaydı herşey.. Keşke gerçekten ama gerçekten güzel olsaydı herşey...

Başarı adım adım gelir mi? Gelmemesi için bir sebep yok kiii... Umudumuzu kaybetmeyelim yeterli...

22 Ocak 2010 Cuma

Garip...

Yok benim bu kadar çok şeyi düşünmeyi bir alışkanlık haline getirmem garip. Yoksa başka bir şey değil... Nedir yani? Bilmediğimiz bi olay mı vardı?

Gizli, saklı? Yalan dolan?

Yok ama haklılar aslında aptallık var... Benim aptallığım. Bi eksiklik olmayacak benim için. Onlar içinde olmayacak. Çok ama çok gereksiz durumlar oluyor. Ciddiyim ve baskalarına kızarken kendim o olayın içinde olunca çıldırmamak elde değil...

Düşünme geççççççççççç....

Bırak geçççççç...

Unut geççç...

Takma geçççç....

Bosver geçççç....

O kadar yazdım. Faydası yok... Resme gell... Allah'ım... :D


Kar...



Kar geliyormuş haftasonuna... Soğuk çok burası ya... Manzara resmini koydum ki şimdi özenelim. Bi bakalım gözümüz gönlümüz açıldın diye... :)

Offf cuma bugun ama ben cok yorgunum. Pilim bitik, sinirim tepemde... Ay yanii....

Uyku sorununu hala halledememiş olduguma inanamıyorum. Bir türlü uyuyamıyorum gece... Gündüzse potansiyel uykucu halindeyim... Annemin söylediği gibi "gece yatmak bilmiyorsunuz, sabah kalkmak bilmiyorsunuz"... Evet annecim aynen öyleee... :)

Gözlerime Tom&Jerry'deki Tom'un taktığı kürdanlardan takabilirim şu an... Ciddiyim. Kibrit de olur bak...

Gece görüntü aşağıdaki gibi oluyor...


Sabah yataktan kalkarkense resmen acı veriyor...



Sonrasında iş yerindeyse aynen şu şekilde oluyor kiiiii görülmeye değer hiç bir yanı yok... Korkunç...

Sonrasında eve giderken bir gün beni asağıdaki gibi bulacaklar ondan korkuyorum.. Bu yorgunluk hem mental olarak hem de zihin olarak. Düşünülecek o kadar çok şey var ki...

Kararsız arkadasın dediği gibi "herşeyi düşünerek hiç bi yere varamazsın. O yüzden sen uyku uyuyamaz benle beraber olamazsın." Cevabım mı? Haha " Senle olmak için kızlar uyuyorlar yani. İyiymiş... :D"

Tamam tamam bi şöyle ciddi olamıyorum. Yazık banaaaa...

21 Ocak 2010 Perşembe

Hayal... :)



Simdi şöyle gitsek sahile... ( Tabi hava sıcak olmalı.) Uzansak kumsala... Hadi uzanamadık, güneşlenemedik. En azından sessiz sessiz oturup dinlesek denizi...

Ne güzel olurdu değil mi? Ohh otur mis gibi deniz kokusu, sesi, rüzgarı, herşeyi...

Bi dinlen. Sakinleş. Kapat gözlerini... At kafandan bütün gereksiz şeyleri... Ohhhhhhhhhhhhh miss... :)

Tamam kış ortasında da bu kadar ağır yazılmaz ki... Eziyet edilmez ki... Ama inanın şu ofisten çıkıp kendimi bi sahile atmak istiyorum. Acaba Bebek'e fln mı gitsem? Napsam ki ben?

Hazııııııııııır...


Evet hazırda bekliyoruz değil mi? Hazırlandık. Savunma pozisyonu alındı. Bekliyoruz. Gelecek yumruklara...

Peki ya sonra? Gelmesini engelleme durumumuz yok. Bari yüzümüzü koruyalım değil mi?

Eee vurdun noldu simdi? Ağladım n'oldu? Mutlu musun yani?

Ah aklıma takılan bir soru daha var... Gözyaşlarım kadar değerli misin peki?

Hiç sanmıyorum...

20 Ocak 2010 Çarşamba

Takım...


Takım olmak nedir? Takım nasıl oluşur?

Herkesin birbiriyle iyi anlaşması gerekir mi? Ya da çok uzun süre tanışıyor olmaları?

Takım bence birlik olmaktan gelir. Önce ortak amaç ortaya koyulur. Senin bir amacın var mı? Var. Ya benim amacım? Var. O zaman ortak çalışabiliriz. Gücümüz de zihnimiz de birlikte çalışır. Bizi bir yapar.

Peki bunun Efes Pilsen'de bu yıl olmaması gibi bir ihtimal var mı? Var. Belki de kıskançlık var oyuncular arasında. Belki de biri diğerini kıskanıyor. Çekemiyor. Hani vardır ya güzel kız çirkin kız savaşı... Burda da güç savaşı, kariyer savaşı vardır belki. Herkes kendini kanıtladığını düşünüyordur.

Tamam takım müthiş. Tamam takım rüya gibi. Bir sürü yıldız var. İyi de yeterli mi?

Birbiriyle alakası olmayan bir sürü kocaman dev var orda. O devler kendilerine gelsin bence bir an önce. Takım ne demek yeni baştan öğretsinler. Hedefleri neymiş değilmiş anlatsınlar. Olmadı ben hepsinin kafasına vura vura anlatacağım. Az kaldı az.... :@

19 Ocak 2010 Salı

Umudum Var...


Hala umudum var. Onunla olmak gibi bir umudum var.

Evet aptalım. Evet gereksiz bi insanım. Evet bu kadar saçma sapan şeyler düşünebiliyorum. Evet o beni düşünmüyor. Evet umurumda değil.

İlk defa aşık oldum. İlk defa saatlerce bir telefona bakıp durdum. Mesaj attım cevap geldi mutlu oldum. Mail attım cevap geldi heyecandan tir tir titredim. Gülücüklerimi herkes farketti. İçimdeki mutluluk dışıma yansıdı. Farklı oldum sanki. Bi değiştim. Bi güzelleştim ben onun aşkıyla ya da içimdeki aşkla...

Öyle farklı ki... O işte kalbimin hızlı atmasına sebep, o işte gamzelerim de saklı olan şey, o işte düşünmekten korkup aklımda en geriye en arkaya attığı hayaller...

Sen sanıyor musun ki acı çekmiyorum? Çok mutluyum? Çok ama çok sağlıklıyım? Çok umursamazım?

Değilim. Hiç biri değil. Acı çekiyorum deli gibi. Ağlıyorum ruyalarımda bile. Git gide sağlığım bozuluyor. Karaciğerimi mahvettim. En ufak bi hareket aklımda. Senin yaptığın ya da başka birinin ya da onun.

Bana niye öyle baktı? Neden bana bunu sordu? Simdi bu ne demek? Aaaa araba üstüme su sıcrattı! Daha neler neler...

Umudum var ama hala. Ben istersem olur. Ben istersem sen olursun. Ben istersem yanımda durursun. Ben istersem hep ama hep ben istersem...

Şu ana kadar ne istediysem oldu Allah'tan. Ne dilediysem karşılık verdi bana... Kimi istediysem - arada eksik belirttiklerimde oldu (Cenk gibi.. bknz: Not 1)- ama oldu. Olmaması için sebep yok.

Sadece ben istemeliyim. Sadece sen istemelisin. Sadece istenmeli. İstenirse olur. Yoktan varolur...

Ciddiyim, güven kendine...

Deniz için ve kendim için yazdım...

Sevgiler...



Not 1: Cenk olayını örnek vererek anlatabilirim. "Okuldan Cenk diye dilek diledim ben sınıftaki Cenk'i kastetmiştim ama hocalardan Cenk oldu. " gibi bişi... :)

18 Ocak 2010 Pazartesi

Taksim...

Lisede kızlarla bi gün okuldan kaçıp fal baktırmaya Taksim'e gidecektik. Olay şu ki haftasonu baska arkadaslar gitmiş falcının söylediklerinin ne kadar müthiş olduğunu ballandıra ballandıra anlatmışlardı. Eh tabi biz de Neslihan, Burcu ve ben eksik kalmış kızlar guruhu olarak hemen gidelim dedik. Ama düşünün sabah 8 durakta buluşmuşuz gidiyoruz. Manyak olduğumuz nerden belli... :D

Atladık ilk gelen Taksim otobüsüne... Bize anlatılan yol tarifini aynen naklediyorum.

"İstiklal'de yürürken Converse mağazası göreceksiniz. Karşı sokaktan girdiğinizde orda. Adı da Majestic."

Bizim Taksim'de otobüsten inişimiz 08.40. Tiplerimiz :

Burcu : Sarışın, uzun saçlı, zayıf, güzel, okul eteği kısa, üstte kısa mont, saçlar açık bırakılmış...
Merve (yani ben:) : Uzun, koyu kestane saçlı, aynen bu halde, cirkince, etek kısa, kısa mont, açık bırakılmış saçlar...
Neslihan : Kumral, kısa saçlı, yeşil gözlü, tombulca, etek kısa, mont kısa...

Biz bu tipler 3 kez inip çıktık İstiklal'de bir aşağı bir yukarı... Converse mağazası yok. Yok annecim ya...

Neyse pes ettik birilerine soralım. Karşıdan acayip yakışıklı bir çocuk geliyor. Neslihan soracak Converse mağazasını...

- Pardon Converse mağazasının yerini biliyor musunuz acaba?
- I don't understand you. Sorry...

dedi ve gitti tabi abi... Neslihan pes etmedi soracak ve bulacak. Karşıdan biri geliyor hadi sorsun bakalım.

- Pardon Converse mağazasını nasıl bulabilirim?
- Ay Don nov!!!

Dedi manda yavrusu... Adam safi Türk... Her halinden belli... Ama söylemedi. Neyse sabah oldu saat 10.00 en sonunda bulduk Converse mağazasını. Girdik karşı sokağa. Düşünmenizi rica ediyorum bundan 6 sene önce o sokağı. Bilen bilir neresi olduğunu. Emek sineması'nın olduğu sokak yanlış hatırlamıyorsam. Girdik gidiyoruz. Önden de yaslı bi adam bıyıklı, iri yarı... Gidiyor gidiyor bize bakıyor. Ama bakılmayacak gibi de değil. Çeşide gel...

Gidiyoruz. Cafe yok ortada... Sonra bi açıklığa çıktık o adam da gitti köşede durdu. Hani gitsek bittik. Kafamı kaldırıp yukarılara baktım. Millet camlardan sarkmış sigara içiyor. Nasıl yani? Sonra bi pencere de tabela " sıcak sulu banyolu odalar"

- Hass.....r, Oha, Gidiyorum, Cafe'si de kalsın, falı da... İstemem istemem...

Önden önden hem küfrederek hemde nerdeyse koşarak çıkmaya basladım sokaktan... Kızlar dur demeye kalmadı peşimden geldiler... Çıktık sokaktan kafaları kaldırıp bi baktık meğer bize yol tarif eden arkadaşımız "Converse'n yan sokağı" demeliymiş. Az daha güme gidiyorduk yahu...

Okunmuş muyuz? Dualı mıyız? Bilmiyorum ama böylece atlattık...

Bahar...

Candan Erçetin'in şarkısı Bahar beni benden aldı. Ciddiyim. Hele de şu söz var ki :

"Ayrıca bunun seninle ne ilgisi var?"

Yahu bunu demek bile insana keyif veriyor...

Farkettim de ben bayagıdır komik şeyler yazmamışım. Yaazıyorrrrrr, Merve'nin komik anıları yeniden başlıyooooooooooooooooooooooooooor.... :)

Nerden başlasam? Nerden? Hımmmmmmmm... Buldum. :)

15 Ocak 2010 Cuma

Kırık Kadın..

Bugün Esin İris ve Oğuzhan Artış'ın demo olarak kaydettikleri bi şarkıyı dinledim. Bence ismi bu olmalı. O kadar güzel ki...

"Aşk kaybından ölürsem,
Ağlar mı kimse peşimden?"

Sözlere bakın ya... Şu an için bana o kadar uygun ki... Ölebilirim bakın aşk kaybından... Az kaldı. Bi mucize bekleyip duruyoruz işte..

Bu şarkı çıksın eminim dilden dile yayılacak. İlk dinleyenim evet. Ve daha cilalanmış hali bile değil ama dinleyip duruyorum. O kadar güzel. O kadar duygulu ki... İçimde bi yerlerde öyle derin bi sızı var ki... Ne yapsam ne desem boşş..

Gitmiyor, geçmiyor... Acıtıyor işte...

Şarkı güzel. Bekleyin görün dinleyin derim ben...

14 Ocak 2010 Perşembe

Habere Bak...

http://sabah.com.tr/Dunya/2010/01/14/sansiniz_285000de_bir

Bilmediğimiz bir şey değildi sanki. :D

Kendimize uygun birini bulma ihtimalimiz 285.000'de 1 imiş. Çok şaşırdım bende... :D

Bulucam beeee 285.000'den birini bulucam. Söz olsun..

Ah verdiğim sözler bini aştı ama neyse... Zaten tutamayacağım sözler vermeye bayılıyorum ben...

Reklamlardan Nefret Ediyorum.

Naptım ben? Yanlış bişi yaptım sanırım. Blog'umda reklamlar vaaaaaaaaaarrr...

İstemiyorum ama kapatamıyorum... :(

Çıldırıcam yaaa... :(

Take Me Awaaaaayyyyyyyy...


I got a pocket, got a pocketful of sunshine.
I got a love, and I know that it's all mine.Oh.

Do what you want, but you're never gonna break me.
Sticks and stones are never gonna shake me.No.

Take me away: A secret place.A sweet escape: Take me away.
Take me away to better days.Take me away: A higher place.

I got a pocket, got a pocketful of sunshine.
I got a love, and I know that it's all mine.Oh.

Do what you want, but you're never gonna break me.
Sticks and stones are never gonna shake me.No.

I got a pocket, got a pocketful of sunshine.
I got a love, and I know that it's all mine.Oh.

Wish that you could, but you ain't gonna own me.
Do anything you can to control me.Oh, no.

Take me away: A secret place.A sweet escape: Take me away.

Take me away to better days.Take me away: A higher place.

There's a place that I go,But nobody knows.
Where the rivers flow,And I call it home.

And there's no more lies.In the darkness, there's light.
And nobody cries.There's only butterflies.

Take me away: A secret place.A sweet escape: Take me away.
Take me away to better days.Take me away: A higher place.

Take me away: A secret place.A sweet escape: Take me away.
Take me away to better days.Take me away: A higher place.

Take me away: A secret place.To better days take me away.
Take me away to better days.Take me away: A higher place.

The sun is on my side.Take me for a ride.
I smile up to the sky.I know I'll be all right.
The sun is on my side.Take me for a ride.
I smile up to the sky.I know I'll be all right.

Natasha Bedingfield - Pocket full of Sunshine şarkısını dinleyip duruyorum. Çok eğlenceli.

Benim güneşe ihtiyacım var. Bu havalarda mutlu değilim. İçim bi karamsar, bi kötü ki sormayın... Uyusam, uyanmasam güneş doğana kadar. Hatta ve hatta kış uykusuna yatsam hahaha :D

13 Ocak 2010 Çarşamba

Salı Sallandı...

Hem de ne sallanmak...

Bitti. Ev, aile vs vs. Kimse ama kimse umurumda değil. Bitti.

En kısa sürede evden ayrılıyorum. Sadece giysilerimi alarak. Bulurum bi ev değil mi?

Olmadı bi ev arkadaşı bulurum. Paylasırız parayı. Ame tek oturmayı tercih ederim açıkçası. Kimseyle uğraşmak zorunda kalmadan...

Hayaldi bir süre önce ama artık değil.

Babamla tartıştık evet ergenlik dönemindeki çocuklar gibi sanıyorsunuz ama öyle değil. Ağır bi olaydı.

Neyse, neyse, neyse....

11 Ocak 2010 Pazartesi

Pertevniyal - Trabzonspor Basketbol Maçı...

Cumartesi günü toplantım vardı. Elbise giyeceğim tuttu benimde. Konuş konuş adamlarla neyse baş ağrısıyla ordan ayrıldım. Sonra aklıma geldi. Efesliler.org'da altyapı yani Pertevniyal'in maçı olduğu yazılıydı saatte erken gidebileceğimi düşündüm. Hadi Cevizlibağ'dan atladığım gibi Abdi İpekçi'de aldım soluğu.

Maç başlamadan Doğan Hakyemez'in emirleriyle Trabzonlularla bir arada oturmaya calıştık hemde bir tribünde... Dayak yiyelim diğer taraftarlardan diye sanırım. Neyse kiiii Ziya Bey'i gördüm. :)

Ve protokolde oturup izledik. İlk yarı sessiz sakindik. Alper Yılmaz'ın hem oyun içinde hem oyun dışında nasıl koç olabileceğini gördük açıkçası. :) Süperdi. Allah'ım Trabzon ne kadar iri yarı insanlardan oluşan bir takımsa Pertevniyal bir o kadar cücüktü. :) Çok şekerlerdi ama bir 4 numara vardı aman yarabbiiiiiiiiiiii küçücük saha içinde birilerine dayılanıyor. Guard ve 92'li Can Korkmaz. :) Kocaman kocaman abilerinin üstünden attığı üçlüklerle bağrıma basasım geldi. Bir de Soykan var. O da turnike kaçırdı. Nasıl morali bozuldu nasıl sinirlendi. Bir de savunma da zıp zıp zıplıyor. Bi izleyin anlarsınız ya...

Çok tatlılar gerçekten. İnsanın böle gidip sarılası geliyor ki tuttum kendimi. Küçükler fln ama ayıp olmasın dimi? Onun yerine Alper Yılmaz'a sarıldım ki o sırada ex gördü... Neyse artık...

8 Ocak 2010 Cuma

Offf Offff...

Dün akşam ki maç bitirdi bizi. Bu kadar acı, eziyet, heyecan bana ağır geldi.

İstemiyorum yenilmelerini görmek. O kadar uğraşılmış o kadar savaşılmış. Son anda kaybetmek.

Neydi maç? Nasıl çalındı kornalar? Nasıl doldu Abdi İpekçi? Ahhhh Efes Pilsen Ahhhhhhhh.... Basketbol yalnız, bira değil karıştırılmasın.
Santiago için atıp tuttuk ama bu maçta çok gaza gelmişti. Yazık oldu. Kornalar beynimizde patladı. Hala kulaklar çın çın. Ama maç gitmiş çınlamaktan daha kötü bu durum.


Rakocevic amca zaten yoktu dün. Sanki evde ocakta yemek unutmuş aklı başka yerdeydi. Millete karşı savunuyorum ama nereye kadar? Dün sahaya ne zaman çıktıysa bi aptallık yaptı yazık yahu yazık... Onca paraya önce sermayeye yazık. Bu mu yapabilecekleri bu takımın?


Salonu kac yıldır bu kadar dolu gördünüz? Sorarım size. Kaç yıldır? Hınca hınç doluydu, sizi destekleyen bir sürü insan vardı. Sizin için orda yapmayacakları şeyleri yaptılar belki. İlk defa o kadar bağırmak gibi, ıslık çalmak gibi, sizin için dua etmek gibi... Ama ayıp oldu bu sonuç.

Çok ama çok ayıp oldu.

Rako'yu oyundan aldı Ergin Ataman sinirlendi. Kendine kızdı benchte başını ellerinin arasına aldı öyle kaldı. Ayıp ettiniz gerçekten.

Ah hakemlerin hiç mi suçu yok? Olmaz olur mu? O kadar çook faul çalındı ki çileden çıktık.

Neyse neyse neyse....

7 Ocak 2010 Perşembe

Özgeeeeeeeeeeee....

Mtv'de bana ablalık yapan Özge'nin kulaklarını çınlatıyorum şu an. Nasıl mı?

Placebo - Battle for the sun dinleyerek... Bütün yazımı o şarkıyla geçirmemi sağladı. Ve şu an bilinçli bir şekilde onu dinliyorum. Hahahahaha sapıttım.

Bunalım moduna girmeme şu kadar var. Şu kadar...


Şarkıyla coştum. Hhahahahha süper yaaaaaaaa ......... Sevmediğim yani bir zamanlar sevmediğim sarkıyı özellikle arşivimden bulup dinlemeye basladım ya pessssssssss....

6 Ocak 2010 Çarşamba

Sinirliyim!

Evet yine sinirliyim. Evet yine asabiyim. Evet yine terör estiriyorum. Evet aldığım ilacı bahane olarak gösteriyorum.!!!!

Yeter yahu yeter. Milletin maaşı 31 Aralık'ta yattı ve ayın 6'sı öğleden sonra hala yatmadı maaşım. Paraya ihtiyacım olduğundan değil bu sinirim. Aptal olduğumu yüzüme vurduğundan...

Birisi çıkar bana "fanatiksin" der. Diğeri maaşımı yatırmaz. Yahu azıcık insan yerine koysanız? Azıcık ya? Günaha girersiniz dimi?

Azıcık iyi olsanız? Ağlayabilirim kahretsin ki! Ofisin orta yerinde ağlayabilirim!...

5 Ocak 2010 Salı

Unutursun...

İçin için bilirsin olanları, konduramazsın. Bi yerlere koyamazsın kendini. Sığamazsın evlere, odalara, sokaklara, şehre... Alıp başını gitmek istersin. Ağlarsın, üzülürsün, yas tutarsın olanların ardından...

Sebebini anlamadığın halde bu durumdan kendini suçlarsın. İsyanlar fayda etmez. Düşünceler yetmez. Gözlerini kapatırsın. Tekrar yaşarsın o anı. Günlerin bitmediğini, akşamların olmadığını farkedersin. Akşamlar olmaz derken geceye katlanamazsın. Gündüzleri bırakıp gecelere lanet okumaya başlarsın. Dünya dönmeye devam ediyormuş anlarsın.

Allah'a yalvarırsın. "Al artık şu canımı" diye. "Bunları haketmedim ben" diye. Çevrendekiler akıl verir sanki işe yarayacakmış gibi. " Zamanla unutursun." "Geçer sen güçlüsün.". Yalan işte! Yalan! "Unutursun" ama nasıl? "Unutursun" hayata dalarsın. Kendinden vazgeçersin. Yaşamak için düşünürsün artık. Günler gelip geçer. Ya aklındakiler? Ne biter ne bitirir zaman...

Çevren kalabalıktır. Seni avutabilir ya aldanma. "Unutursun" diyenlere de inanma. Uyuyamazsın, nefes bile alamazsın gün gelir. Uyuduğunda rüyalarındadır, bir anda kabus olur. O'nun adıyla haykırırsın. O'ndan yardım dilersin. O'na el uzatırsın.

Ah ne olur? Farkına varırsın unutamayacağının; yerine yenilerini koymaya çalışırsın, eskisi gibi olmayacağını anlarsın. O'nun gibi olmaz. Ama avunursun. Kendi kendini avutursun.

Sonra gel zaman git zaman duyarsın şarkıyı. Yine içindedir acı... İnce ince işler derinden gelir sızısı...

Unutursun unutursun
Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun

Önce yaşayamam zannedersin acından
Ben de gidiyorum kalamam dersin kahrından
Bunun için merhamet dilersin Tanrından
Duymaz kimse sesini
Bıkarlar gözyaşından

Unutursun unutursun
Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun

Hani geçmeyecek gibi gelir günler
Hiç aydınlanmayacak kapkaranlık geceler
Kabuslar içinde dilin adını heceler
Paylaşamazsın acını yalnız yaşanır dertler

Unutursun unutursun
Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun

Sonra bir sabah uyanırsın hayata
Bakarsın durmamış dünya dönüyor etrafında
Anlarsın eskisi gibi olmaz bir daha
Ama yepyeni bir güçle sarılırsın hayata

Unutursun unutursun
Zaman geçer avunursun
İsyan etsen de derinden
Hayat tutar ellerinden
Bir gün gelir unutursun
O gün gelir unutursun.



Bu şarkıyı dinlerken benim hissettiklerim bunlar. Peki siz ne hissediyorsunuz ?

4 Ocak 2010 Pazartesi

Canım...

Canım ağlamak istiyor... Candan Erçetin'in albümünü dinliyorum da pek iyi gelmedi sanırım.

Biraz dokunuyor insana. Şu an "Git" şarkısı çalıyor. Ben O'nu unutmaya çalışırken onun her an karşıma çıkması da çok canımı yakıyor.

Unutmak istiyorum ama "bir çaba bir güç bir cesaret hadi unut" diyemiyorum. Unut 1 sene oldu unut... Daha çok yıllar geçer üstünden sana bir şey olmaz, O'na zaten bir şey olmaz...

Bi bitsin şu halim var ya adaklar adayacağım. Fakir fukara doyuracağım. Ciddiyim yaparım... Bu ne leeeeeeeeeeeeen??? Böle melankoli, moral bozukluğu fln... Iyh yani...

Sor Bakalım...

http://www.formspring.me/mmeerrvveee

Evet sorun bakalım... Sorun yanıtlayayım... :)

Emanet...

Sen benim içimdeki büyük yangınların adı
Ben senin gecendeki mavi yada günümdeki sarı
Sen benim şehrindeki bütün sokakların adı
Ben senin yüzümdeki çizgi dünündeki anı
Hadi kalk gel bul bi bahane

Birazcık heves biraz cesaret
İlk günkü gibi duruyor hala kalbin ömürlük bende emanet
Hadi kalk gel bul bi bahane
Birazcık heves biraz cesaret
İlk günkü gibi duruyor hala kalbin ömürlük bende emanet

Yonca Lodi - Emanet...

Şarkı öyle güzel ki, ne güzel söylüyor "kalk gel bul bi bahane" diye... Ah ah...

3 Ocak 2010 Pazar

Çirkinim...

Çirkinim bir şeye benzemem,
Balık etliyim süzülemem...

Bak şarkıya bak tam beni anlatıyor. Hem çirkin, hem şişko, hem geveze...

Yılbaşı süperdi. Biliyorum geç kaldım yazmak için. Ama çok eğlenceliydi. Robert sağolsun. :) Ev partisi dediler ama süperdi. Karaoke yapalım dedik ama mikrofon çalışmadı. Sonra Berry'nin müzikleri ile dans ettik, bağıra çağıra şarkılar söyledik...

Ne şeker insanlardı ah bi bilseniz... Berry, Kleri, Selin, Yakup, Mert, Lale,Semih, Gülnihal, Salvo (sanırım), Moti, Erdem, Simone(alman misafir) ve kahraman Robert.. Ehueheueh...

Kleri'nin süper bi sesi var. Söylemeden geçilmez o derece... Lale'nin de çok derdi var ya... Sonraaa biri Robert'i durdursun. Önce birbirine kattı ortalığı sonra da yattı uyudu. ( Okuyorsan bak bi kez daha söylüyorum.) :)

Bir resimlerimiz var. Semih'ten aldığım anda yüklerim. Merdiven başında çekildiler ve Mert'in kucağında yatıyorum. Tamam abartmış olabilirim ama öyle işte... Zaten resimlerde bir frikik vermişim ki sormayın. Yani elbise giymeyi bilmeyince böle oluyor sanırım. Öğrenmeli öğrenmeli...

Neyse başka ne oldu bi düşünelim... Heh tekila içtik, sonra ben bi bardak şarap içecektim ki çok kötüydü.. Evet berbattı. Sonra Robert imdadıma yetişip süper bi kokteyl hazırladı. Çok fazla içilmedi. Tekila dışında yani... Başka bir şey yapmadık diyecektim ki ben birine evlenme teklifi etmiş olabilirim diye geçti aklımdan... Evet Semih'e hemde! Yemek hazırlanırken daha dogrusu o yemeği hazırlarken söyledim sanırım. :D

Heh bir de birinden hoşlandım sanırım yani emin değilim henüz. Yani hem uzaktakini, hem kararsızı unutmam konusunda yardımcı olabilir amaaaaaaaaa o beni istemez. İstemez gibi geliyor... Offf her zamanki gibi yine saçmaladım...

Tamam tamam sustummmmmmmmmm... Bu çocuk bana bakmaz zaten... Neyse neyse neyse...