27 Mart 2012 Salı

En Zoru...


En zoru da "benimleydi" demek sanırım. Kendini bi rahat bıraksan unutacak gibi oluyorsun da en ufacık bişey kıyıdan köşeden çıkıp aklını bulandırıyor hemen. Eskilerden bi demetle karşına çıkıyor. Ya da benimki gibi dolabın en dibindeki tshirt elini ne zaman atsan en üstte duruyor.

Hani hayatımızdaki seçimler, kararlar bizimdi? Hani hiç pişman olmamalıydık? Yaşadıklarımız yanımıza kârdı hani? Peki, bu içimdeki sancının sebebi ne?

İçinden geldiği gibi gülüp eğlenmeyi beceremeyen biri olduysam, suçlusu kim? Yine benim değil mi? Tüm fatura bana kesilmeli di mi?

Benim içim titredi onun her dokunuşunda, her öpüşünde... Ben ona o kadar yüz verdim. Beni kalpsizin birine dönüştüren o değil miydi? Acımasız yapan? Herşeyi, herkesi silip atabileceğime ve yalnız kalsam da aynı olacağıma inandıran o değil miydi? Gücüm, kuvvetimin temel kaynağı o değil miydi?

Bi yanında ne kadar istesemde hiç birşey hissedemediğim insanlar, bi de hiç istemesem de beni sonradan mutsuz etsen de sen... En zoru bu eski anıların hücumlarına karşı savunmasız kalmak aslında. Gözlerin dolmamış gibi, o yaşananları özlememişsin gibi, seni senden nefret ederek gizli gizli sevmek gibi...

Bıraksalar bizi bi başımıza da yaşarız anılarla, hepsi sahip çıkar yaşananlara da sen işte. Her haltı yediğin halde sevmeyi beceremeyen sen... Her başarıyı kucaklayıp bi beni gerçekten sarıp sarmayalamayan sen...

En zoru aslında karşına geçip "seni sana rağmen sevdim ben" diyebilmek belki de...

20 Mart 2012 Salı

Gerçek mi?


Ne zaman gerçekten birini sevdiğimi unuttum inanki. Ne zaman birine gerçekten bağlanmak istediğimi bilmiyorum. Bana ait olmasını istedim mi hiç birinin? Rol yapmadan, yalan dolan olmadan, saçmalamadan.

Birisini sevseniz gerçekten sizinle olur bence. Ben sevmedim ki. Ben seni kendimden daha fazla sevmedim. Önemsemedim. Her sarhoşluğun farklı bir rolü vardı mesela.

Birinde senden güzel sözler duymak için kıvranan biri vardı, diğerinde sana haddini bildiren, bi diğerinde cüretiyle seni baştan çıkaran... Rollerin bile ortası yok. Gerçekle sahneyi birbirine karıştırmış insan hali.

Çıkar üstündeki kostümü de görelim gerçek mi? Değil mi?

15 Mart 2012 Perşembe

Sorular!


Hadi birini sevdim diyelim, hadi yine güvendim. Hadi yine doladım kollarımı boynuna, hadi yine kapattım gözlerimi görmedim kusurlarını.

Hadi yine döndüm en başa. Hadi yine kandırdım kendimi. Hadi yine bitti. Yine üzüldüm, yıkıldım. Kime ne faydası var? Bana ne faydası var?

"Canım yanar, içim kanar" diye diye bu hale getirmedik mi? Sevdik de değersizleşmedik mi? Her sevdiğimiz insan bizden bi parça götürmedi mi?

Biz yaptık di mi? Biz suçluyuz. Ben dedim sanki beni üz diye. Gözüne her bakışımda "sevdiğim"i söylemek yerine "beni bırak" mı dedim sana? "Ardında yıkık, dökük bırak, sonra git başkasını bul" mu dedim? "Beni sevme, ona tap" mı dedim?

Ben sana ne yaptım be? Ne yaptım da bu kadar üzdün beni? Ne yaptım da beni bu hale getirdin? Nasıl gittin? Nasıl yok ettin?

Anlamadığım şey bütün bunları yaptığın halde ben seni neden hala unutmadım? Neden yapamadım? Sana yüz veren bensem, astarıyla beraber geri isteme hakkım var. Dava mı açmak gerek sana? Açsam kazanır mıyım?

12 Mart 2012 Pazartesi

Yol...


Kazanmak için yola çıktığımız her seferinde tökezlemek zorunda mıyız? Sevmek için başladığımız her ilişkide hayal kırıklıkları yaşamak durumunda mıyız?

Kime inanmalı insan? Kimi sevmeli? Bunlar önceden belli mi?

İhtiyaçlar doğrultusunda koştuğumuz kucaklarda yaşayamadığımız, yaşadıklarımızdan anlamadığımız, kendimizi tanımaya başlarken hep yarım kalışlarımız... Bizi bizden daha iyi anlar mi birileri artık? Kendi kendimizi anlamak da bi yere kadar!

Bi lafıyla bizi dünyanın öbür ucuna sürükleyecek kişiye ne olmuş? Bi kelimesiyle yüzümüzde gülücükler açtıracak adam nerede doğmuş? Huzuru kalp atışında bulma şansımız varsa ve bi elimizi tutsa, bi sarılsa, bi saçımızı okşasa en azından şu dünya gailelerinden kurtarsa...

Neresinden başlasak elimizde kalıyor bu hayat. Her gün yeniden doğar gibi yeniden başa dönsek de değişmiyor, bizi zorluyor, üzüyor, yoruyor, yıpratıyor. Günler, geceler birbirine ekleyip yüzümüzde kırışıklıklar, saçlarımızda beyazlara yol açıyor.

Ufak ufak olayları birbirine ekleyip burdan arşa gidiyor da aklımız, biz ne uzuyoruz ne kısalıyoruz. Olduğumuz yerde bir şeylerden kopmaktan korkar gibi, düşüncelerimizde bile gizlediklerimiz var gibi... Kendimizi kandırır, doğruyu söyleyemezmişiz gibi...