24 Kasım 2010 Çarşamba

Tattoo !



Son gelen hediyelerle anladım ki özgürlük kuşlara mahsus. Sırtıma "kuş sürüsü" yaptırmak istedim. Son bi haftadır düşünüyorum. Tam sırtımda, sol kürek kemiğimin bitimine bir sürü kuş... Ne güzel olur. :)




Tam olarak istediğim bu. Fakat sırtıma. Yanlış yere yaptırmış bu adam.

Birhan Keskin - Taş Parçaları



ey hayat dedikleri büyük kusur.
ey kimselere değişmediğim
ayrılığın neden bunca ağır?

hani adalet?
bir kasımdan öteki kasıma
bir yanım kör bir yanım sağır
dünya ne ki sevgilim?
benim sana yaptığım kubbe yanında.

düşsün, olsun, bırak,
içinde yıldızlar patlıyor.
kolaydır inanmak kadar inanmamak da.
ister sal kendini dünyaya, ister kal yanımda
her şeyden öte öyle sevdim ki ben seni
yoluna baş koymak diyoruz
biz barbarlar buna.
Sözde kalır sevgilim
Sözde kalır bütün sözler
Aşk çünkü, aşk çünkü kendine
Bir yol, bir ideoloji ister.
Bilirim, çöl rüzgarında çalıdır bazı yaşlar.
Sen sevgilim ilerde, biraz daha ilerde
Bir tarihe başlayacaksın, orası işte
Benim tarihimle başlar.
Ve say, geriye doğru, tek tek
Sende kalsın şimdi al bu taşlar.
ben başka bir şey olmak istemem
istemedim başka şey.

sabırla sevgilim sabırla
acılarımız eşitlensin bu şehirde diye diye.
bu şehirde etten geçip kalbe erişene dek sabırla. tek, sabırla.

kaç kişi var bu şehirde ruhunu sana kubbe, etmiş?

büyük keder içerirmiş, gördüm, anladım
etten geçip aşka varanın sevgisi.
bunun yanında sevgilim unun yanında etin ihaneti,
kısaca hiçbir şeydir.
şimdi bir masaldan bir peri
sessizce dinlesin beni,

alsın yorgun başımı
alsın cümlemi usulca kalbine koysun.

benim cümle taşıyacak halim yok.
en acısını sevgilim
en acısını tadayım istedin:
en acısı buydu.

omurgamı aldın benim.
omurgamı aldın.
omurgamı aldın.
omurgamı.

niye?
gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum
yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
bilemem,
belki bu yüzden, ben sana yanlış bir yerden edilmiş
bir büyük yemin gibiydim.
beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
yine de döneyim döneyim istedim.

ah benim sesimle
söylesem de, inanmazlar
benzemiyor çünkü bir dile.

döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
döndüğüm bu sema sensin. döndüğüm.
sen benim kara ömrüme vuran
suyumu harelendiren sevincimdin.

onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.

titreme daha fazla kalbim.

bağışla kendini artık onu da ,
bırak gitsin.

o senin en ezel gününden kaderin
sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin.
bir masal bir taş ağırlığında olabilir mi?
olurmuş meğer.

birlikte bir masala inanmak istedim
ben seninle,sadece bu.
sen beni tek
tek bıraktın.
benim artık taş taşıyacak,
taş kaldıracak, taş atacak
halim mi var!?

Ps : Bu şiiri bana gönderen okumamı sağlayan Hakan Celep'e teşekkür ederim.

Kutup Ayısı




Bugün bahtsız bedeviyim yemin ederim. Bedevi benim. Cidden bir yerden kutup ayısı çıkacak diye merakla bekliyorum. Arkamı kollayarak tabi ki.

Kutup ayısı sözüm sana :

- Aman diyeyim. Bi sen eksiksin. Sende tamamlanırsan artık ölsem de gam yemem. Ciddiyim.

22 Kasım 2010 Pazartesi

Uzak Olmalı.




Rahat rahat ağlayamaz mı insan? Ağlayamıyorum.

Her sahtekarlık yüzümde belki. Sürekli gülüyorum. Sürekli mutluyum havası tabi üzerimde.

- Öyle değil.

Hep aynı rüyalar. Bitsin de istemiyorum ki. Rüyalarımın gitmesini de istemiyorum. Bi onlar kaldı elimde. Bi onlar.

Bende büyük bir sorun var. Ama nerde başladı? Nerede bitecek? Bilmiyorum. Ne burda aynı şeyleri hissetmek istiyorum. Ne yıkıntı, enkazları eşeleyip iyi şeyleri hatırlamak. Ben uzak olmak istiyorum.

Çok uzak. Erişilmez. Ulaşılmaz. Duyulmaz. Görülmez.

Hem gözden ırak, hem gönülden. Bi kişiye emanet edilmek istiyorum. Tek bi kişiye.

- Bıkmadın mı yalanlardan? Gerçeklere uyansana...

Uyanırım da nasıl? Rüyalarımı bile bırakamıyorken. Uyandıktan sonra yeniden aynı rüyayı görürüm diye gözlerimi kapatıyorsam?

Evet, kötü bi durum.

Yalnız Git.




Yalnızlığı kucaklamak gibi tüm bu olanlar. Karanlıkta bi başına kalmış bir çocuk gibi. Kendi kendine sarılır gibi.

Günahını ilmek ilmek örüp boynuna takar gibi. Bir şey var uzakta. Elini tutmak isteyip de cesaret edememek gibi.

O uzakta ne varsa yakın olmak zorunda. Gücüm yok benim. Cesaretim var fakat gücüm yok. Bi eksiklik peydahlandı ruhumda. Bi parça. Bulamıyorum. Yokluyorum kendimi.

- Hani eksik parçan?

Hanilerden oluşan bir ırmak var içimde.

- Hani O olacaktı yanımda?

- Hani duyacaktı sesimi koşup gelecekti ya?

- Hani severdi beni?

- Hani kılıma zarar gelsin istemezdi?

Hani? Hani? Hani?

Olmayan birine ne anlamlar yüklemişim içimde. Yüklediklerimle birlikte çekip gitti. Hiç bir şey bırakmadı ardında. Aldı ve gitti. Ne varsa... Ne gördüyse... Hain bir hırsız gibi. O'na ait olmayan herşeyi aldı ve gitti.

Arkasından bağırdım ben! Yaptım bunu.

- O duygular benim. Bende kalmalıydı. Bırak. Yalnız git!

Duymadı. Duyduysa da umursamadı.

Ağır geliyor bu olanlar. Yaşlandım sanırım. Omuzlarım çöktü. Dik duramıyorum sanki. Kamburum çıkmış gibi. Ya da sırtımda bir küfe taşıyormuşum gibi. Ağır...

Gün gelir bende söylerim belki.

Bırakırım rüzgara herşeyi. O da alır götürür belki. Sesleri yok eder. Susturur, kulağımda bir rüzgarın uğultusu kalır.

Beetül Demir - Yalnız Git

Şimdi sus bütün kelimelerini ve git!
Git alıp tüm getirdiklerini.
Hiç birşey bırakma ardından,
İçime sinmiş kokunu, tenimdeki dokunuşunu
Al ve git!

Git yalancı sevişler gönlünde
Sil aşkının ayak izlerini kapımdan
Avucundaki öfkeyi bırak rüzgara
Burak bende kalsın düşerim
Bu defa yalnız git!

Kızlar!




Herkes aynı yoldan geçiyormuş. Herkes. Öyleymiş. Hadi. Toplaşın kızlar... :D

Bi Yok.

bir çok kere denedim benide yordu biraz hayat
herşeyden vazgeçmiştim dedim
otur yerinde rahat rahat
hiç tahmin etmezdim ama oldu
hoşgeldin girsene içeriye
çekinme lütfen gez dolaş
seninmiş gibi gül bahçelerinde

gönüllü yandım bilerek
bilerek sevdim ne olursa olsun
herşeyi vermek ne demek
varlığım varlığına armağan olsun

gücüm kuvvetim bu deli cesaretim
kendime güvenim yeniden geldi
sayende çiçekler açtım renk renk
sanki senin için herşeye değdi

Betül Demir - Değiştim derken ben neden değişemiyorum?

Lanet olsun ki aklımda uçsuz bucaksız bi çöl var. Su bulamıyorum sanki. Etraf dolu olsa da aradığım bileşenleri bulamıyorum. Hepsinde bi eksiklik var. Biri tamam olsa, diğeri değil. Biri var olsa, biri yok.



Bi aklım var. Bi yok. Bi ben varım, bi yok. Olmuyor yani.

Tamamlanamıyorum. Aklımı toparlayamıyorum. Amaçsız, umursamaz insanlara döndüm.

4 tarafım kuşatılmış. İstila edilmişim. Haberim yok. Sesimi duyan, yardım eden yok. Daha doğrusu yardım edebilen...

Bir var, bi yok.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Nefes...




Nefes alırmışım gibi. Suyun altında kalmışım gibi. Sanki. Yeniden başlamışım gibi. Hem yaşamaya, hem kendi ayaklarım üzerinde durmaya...

Anlamaz kimse. Kolay değil.

Çok zor mu? Hayır o kadar değil. Unutmadım. Unutmam ki. Fil hafızasına sahibim ben. Ne yapılan iyiliği unuturum. Ne kötülüğü. Ne sevmeleri, ne sevilmeleri. Ne gülmeleri, ne ağlamaları. Ne sancıları unuturum, ne rahatlığımı.

Unutmam ki. Her seferinde yeniden kalkarım ayağa. Yeni başlanğıçlarla.

Bi söz vardı.

"Yineler yenilerle güzel."

Her duygu güzeldir yerine göre. Ama yenilerle. Herşeyin yenisi.

Umudun varsa yeniler geliyor. Bir bir. Sırayla. Sen yeter ki içini ferah tut.

Dibe batmak yerine nefes almayı dene. Çırpın, haykır, dua et. İnan!

Merak etme geliyor. Nefes almaktan vazgeçme. Zamanın varken... Halin varken...

Benim var umudum. Kolay kolay pes etmem bilirsin. İstediklerim olana kadar. Olduktan sonra daha da hırslanırım. Benim elimde kalması için. Kimisi için uğraşmaya değmez. Düşünmeyi gerektirmez. Ona da lafım hazır "koy ver gitsin.".

Bu kadar... :)

Olay 2.




Kahramanım var. Ciddi ciddi.

Burdan, bu şehirden, bu ülkeden gidiyorum. Sığınacak bi liman buldum. Fırtınalardan yorulduğum için karşıma çıktı belki.

Belki artık mutlu olmam gerekli. Hani olur ya bi umut işte.

Gittiğim yerde arkamda bıraktıklarımı düşünmek istemiyorum. En azından canımı acıtanları. 0'dan başlamak, kendim için yaşamak istiyorum.

Ve üzgünüm artık hayatımda beni sevmeyen insanlara yer yok. Boşuna sevmeye çalışmak yok.

Olduğu kadar... :)

Olay 1. - K-B



Paylaşılmışım. Aç kurtlar tarafından.

Hani şu yazın hoşlandığım, hatta bişiler yaşadığım yaratık vardı ya. Hani onun en yakın arkadaşı bana bir şeyler yazıp çiziyordu. Niyet belli oldu.

Tabi ki sen daha önce anlamıştın. Tabi ki anlardın. Bende 0'dan arkadaşlık için adım attım. Tabi ki hata yaptım.

Perşembe günü buluştuk. Çay içtik akşam. Sonra bi arkadaşlarının -benimde tanıdığım- evinde doğalgaz açık kalmış ve onu kapatması gerekiyormuş. Onunla gitmemi istedi kabul ettim.

Mecidiyeköy'den Fulya'ya kadar yürüdük. Eve girmeden pazarlık başladı.

- 10 dk dinlenmeden bir yere gidemem.

- Peki.

Eve girmeden önce saat 11.45. 00.00'da çıkacağız. Sözünü aldım. İçeri girdik. Karşımda fotoğraf. O ve kız arkadaşı, diğer arkadaşları da var.

Ah tabi çocukla konuşurken bi erkek arkadaşım olduğunu söyledim. Onunda kız arkadaşı olduğunu öğrendim.

Neyse evden çıktık. Yokuş aşağı iniyoruz. Bir taraftan da onu dinliyorum.

- Benim hatun da uyuyordur şimdi.

- Tabi hatunun uyusun. Sen elalemin kızlarını arkadaşının evine getir. Cix cix cix. Kınadım seni.

- Eve getirdim de, bir şey mi yaptım?

- Yok, bi de yapsaydın! Zaten yapılabilecek kızlar kategorisine girmiyorum. Böyle bi niyetin varsa şimdiden vazgeç hacı.

- Ahahahahaha....

O sırada taksiye bindik. Herşey iyi güzel. Sonra ben eve geldim. Ve Bbm'den msjlaşmaya başladık.

Msjlaşırken şunu söyledi.

- Seni bi gün her yerden silebilirim.

- Hayırdır? Zemin hazırlıyorsun galiba?

- Yok ilişkim önemli. Gizli görüşmemiz gerekir.

- Ahahaha Allah allah. Ben söyledim. Sende söylemeyi dene.

- Ahahaha yok.

Sonra

- Pazartesiye kadar konuşmayalım. Pazartesi ben sana yazarım.

Oha! Hakikaten oha. Nasıl bir arkadaşlıkları var?

Nasıl insanlar bunlar?

Nasıl bi midesizlik?

Senin en yakın arkadaşınlaydım ben. Öyle veya böyle bişeyler paylaştım. Amacın ne senin? Derdin ne?

Baya "ortak kullanılabilecekler kategorisi"ne koyulmuşum.

Bende sessiz sedasız önce twitter'dan, facebook'tan sildim. Bekledim. Pazartesi olsun. Birşey söylesin. Bbm'den "siktir git" diyeyim. Ama dayanamadım. Twitter'dan tekrar ekledim. Sildiğimi anlasın diye. Pazartesi uyandığımda Bbm'den beni sildiğini gördüm. Ne yalan söyleyeyim. Çok mutlu oldum. Böyle bir huzur yok. Hiç birşey söylemedim. Boşuna strese girmedim. Tertemiz. Bitti.

Ama sözüm Kıvanç'a hayatımda sizlerden daha adi insanlar tanımadım. Tanıyamam da. Zor. Biraraya gelmeniz bile çok zor olmuştur eminim. Sorsanız şu ana kadar hayatımdaki kimseden pişmanlık duymamıştım. Arkadaşlarınla "Kıvanç" duyabilirsin. Ucuzlukta ve adilikte birbirinizle yarışırsınız. Tebrik ederim. Çok yakışıyorsunuz birbirinize.

Birinin elini tutmak önemli değildir, sevmek, öpüşmek önemli değildir belki sizin hayatınızda. Ama ayıp denen bir şey var. Utanma duygusu. Birinizin yanında olan bi kızla sonradan başka biriniz nasıl düşünürsünüz bişeyler? Hayatım boyunca bundan daha büyük bir terbiyesizlikle karşılamayacağıma eminim. Yok! Sen anlamazsın! Beyniniz bacak aranızda işliyor malum. Anlaman zor. Oraya kadar gitmez bu kelimeler. Anlamazsın!

Nasıl bir paylaşıma gittiniz? Neyin karşılığıydı bu?

"- Ben takıldım. Sıra sende." mi?

Aferin.

Ahhhh!

Neler oldu? Neler bitti?

Ne başlangıçlar? Ne sonlar gelip geçti?

Bu sürede neler olduğunu anlatmadığım için özür dilerim. Ama sanırım kendim için yapmam gerekenleri yapmalıymışım. Gereksiz insanları silip atmalı, yerlerine yenilerini koymalıymışım. Evet! Anladım. Şükür tabi.

Yaptım oldu. Sildim. Attım. Gönderdim. Çağırdım.

Hazır ol. Başlıyorum.