26 Ekim 2010 Salı

Baştan Savma...


Bu ben miyim? Bütün sevinçlerini tüketmiş, umudunu, kendini kaybetmiş?

Ne oldu da değişti bişeyler 1-2 ayda? Kim aldı götürdü umutlarımı? Ne bıraktı bana?

Rüzgar savurdu belki oradan oraya. Beni benliğimden kopardı belki?

Canı yandı. Yaktı ya bedelini öder belki.

Vazgeçip bana geri verir mi? Olanları silip atar mı? Yarınımı almadan hayatımı karartmadan.

Vurdumduymaz olduğum günlere geri dönmek istiyorum. Baştan yaratılmak değil de hayatımı baştan yaratmak istiyorum. Agzıyla kuş tutsa yaranamaz o bana söylemek istiyorum. Sabırsızım bil istiyorum.

Herkes duysun birbirine söylesin. Delirdiğimi söylesin mesela. Olmayacak şeyler yaptığımı. Değiştiğimi.

Bu sefer her şeyi daha iyi yapmaya çalışacağımı söyleyeyim mesela. Düşündüğüm gibi olacak diyeyim.

Bu yazıları boşvereyim. İstemediğim sözleri söylemeyeyim. Herkes üzerime üzerime gelmesin. Bi boş anımı bulup kırıp dökmesin.

Var mıyım? Yok muyum? Olur mu? Olmaz mı?

Uçurum kenarında beklemekten yoruldum artık. Düz bir yolda adım adım ilerlemek istiyorum. Baştan savma şu yazıyı normale çevirmek herşeyi rayına oturtmak istiyorum. Zor muyum? Yok muyum?

21 Ekim 2010 Perşembe

Hey Hey Hey!




Çok bişi yazasım yok. Fişi çektiğim günlerden biri malumunuz. Kendi iç hesaplaşmalarımla boğuşmaktayım.

Mola!




Ara verildi arkadaşlar paniğe gerek yok. Tamam çok sevdiniz beni de. İşte n'apalım bi haftacık ara verdik. Ptesi yeniden başlıyoruz sabahları. :)

Ayrıca bana kötü sesin var diyene de burdan "halt etmişsin" diyooorrrrr saygılarımı arz ediyorum. :)

20 Ekim 2010 Çarşamba

O Kız.




Uzun uzun yıllar önceydi,
ne ölüm vardı ne ayrılık
Ana baba kuzusuyken daha dün,
şimdi kolu kırık kanadı kırık
O yol ki yara-bere içinde komadan
bırakmıyor hiçbirimizi
Şansına ne çıkarsa
bi yanı uçurum bi yanı cennet bahçesi
Tanrım iyi insanlar çıkarsın karşımıza
Yoksa piyangodan ne çıkarsa bahtımıza

Hani ya hani ya o kız nerede
Hani ya hani ya kanı yerde
O şimdi kimseye güvenmiyor
Bıraktı oluruna direnmiyor

Evet şarkımız bu. Sizde dinleyin. Haydi bakalıımm...
http://www.dailymotion.com/video/xfag6s_ayyegul-aldinc-o-kyz-2010_music

Aughhhh!




Evet beyler sizlere iğrenç gelebilir. Giymeyen hatun kısmısı da tiksinebilir. Amma velakin ben seviyorum.

Ve bunu da bir yakınım Amerika'dan gönderecek. Havalara girmeyeyim de ne yapayım?

Seviyorlar işte. :) Gelsin de giyelim. Dimi ama? :)

Ah buna da bir arkadaşım şunu demişti.:

Aughhhh! :D

Hayali Sevgiliye...




Sana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki. Hangisinden başlayayım bilmiyorum.

Bi gün yanımda olduğunda anla ki seninim. Aklımda sende, kalbim de. Elimi uzanıp tutabiliyorsan o anın değerini bil. Kimseye izin vermedim ben.

Öylece bırakmadım kendimi birine. Kapılıp gitmedim. Sevmeyi de bilmedim, sevilmeyi de. Bi gün gerçekten beni seversen işte o zaman geç karşıma söyle. Duymayı, dinlemeyi bile beceremedim ben.

Birine ait olmak ne bilemedim hiç. Birinin kadını olmak nedir? Bilmiyorum. Birisi beni gerçekten sevdi mi? Hatırlamıyorum.

Senin sevgine ihtiyacım var. Vazgeçmeden sevmen gerek. Kızsan da, sinirlensen de elimi bırakmaman gerek.

Şikayet etsem de hayatımdan uyandırıp kendime getirmen gerek. Seninle bir gelecek varsa eğer. Sevmek, sevilmek üzerine kurulmalı. Kurdurduğun hayaller gerçekleşmeli. Ama benimle. Ama seninle. Senin yerine başkası, benim yerime başkası olmasın o hayallerde...

Birileri duysun ya da duymasın. Bilsin ya da bilmesin. Benim kararımsa inanmak zorundasın.Bana inanmalısın.

Anlamak zor olsa da bu böyle. Aklımdan geçen bu.

Hayali sevgiliye...

İstiyorum.




Kabusların pençesinde uykularım. Rahat bırakılmak istiyorum. Aklımdaki o saçma sapan soruların, sorunların durmasını istiyorum.

Birileri beni anlasın, sevsin ,istiyorum. Düşündüm de çok şey bekliyorum.

Biri elimi tutsun. Anlatsın dursun. Şımarayım mesela. Durup dururken gelsin, sarılsın... Şefkat bekliyorum, ilgi bekliyorum.

Açım aççç... Doymak istiyorum.

Mmmm?



Hastalık mı oldu nedir? Fotoğraf çektirmeyi bu ara pek bir seviyorum. Fena da olmuyormuş gibi geliyor. Bilemiyorum tabi. :)

Eee nasıl olmuş? :)

18 Ekim 2010 Pazartesi

Değmez...




Değmez değil mi? Üzülmeme, ağlamama?

Niye hala canımı acıtıyor ki? Beni sevmediğini zaten biliyorduk. Ama bu acı?

Adam hala aynı şeyi söylüyorum. Benimle kurduğu hayalleri başkasıyla gerçekleştirmiş. Ne büyük hayal kırıklığı bu? Anlama ihtimalin var mı?

Beraber gideceğimiz yerlere götürmüş. Gitmeyeceğim oraya. Asla!

Hiç gitmeyeceğim. Görmek istemiyorum oraları.

Söz vermeseydin. Keşke söz vermeseydin.

Yok seni sevmiyorum. İstemiyorum da. Sadece çok çabuk tüm bu olanlar. Yani benim için.

Tebrik ederim ama kendimi. Bu kadar basit bi seçim yaptığım için.

PS : Caner sana da tanımadığım şanslar için özür dilerim.

15 Ekim 2010 Cuma

Hayal Bu Ya...



Şu an İlhan Şeşen'den "Aşk Layık Olanda Kalmalı" cümlesinin geçtiği şarkı çalıyor. Ahhh... Sözlere gel.

Meğer ne boş heveslere kapılmışım.
Sen neymişsin, ben kendimi ne sanmışım.
Gözlerim açık gider sana doğruyu söylemezsem
Ben seni artık hiç sevmiyorum
Sen beni aşka layık görmedin senin kadar
Ben artık aşkı senden çok seviyorum.

Sana göre aşk laftan ibaret, bana göre hayatın anlamı
Sen bu yolda böyle devam et, aşk layık olanda kalmalı


Ne anlatıyor anlayabiliyor musun? Sana ne katıyor? Ne eksiltiyor? Senin için ne önemi var?

Anlatamadığın, anlamadığın onca şeye karşılık söylediğin o gereksiz sözcüklere bir engel teşkil eder belki. Önüne liste koyulsa dahi aklın almaz. Dilin dönmez ya bir türlü. Sözlerinde başka anlamlar aransın istersin. Seni anlasınlar diye beklersin.

Anlamazlar.

Senin içindeki seslere karşılık yok ki canım. Haykırsan duyan yok. Seslensen dönüp bakan.

Uğraşmazlar.

Birinin hayatında yer edinmek istersin. Onunla bir şeyler yaşamak, paylaşmak, çoğu zaman sığınmak. Herkesten, herşeyden uzak durmak. Yeter mi?

Yetmez.

Bir gün beni ben olduğum için sevecek biri çıkar mı karşıma acaba? Benim diye. Korkuyorum diye. Seviyorum diye yanımda olacak?

Ne büyük hayal...

13 Ekim 2010 Çarşamba

Tam O Kadar!




Özledim. Neyi? Kimi? Bilmiyorum.

Birinin elimden tutması gerek, bana sarılması, yanımda olması. Bunu istemiyorum. Yalnız olmayı istemiyorum. Alelade birinin bana yaklaşmasını da istemiyorum. Artık birileri beni önemsesin istiyorum. Gerçekten sevileyim mesela.

Kendini düşündüğü gibi düşünsün beni. Dahasını değil. Azını değil. Tam o kadar. Olduğu kadar...

Canımı sıkmasa bişeyler, aklımı karıştırmasa, beni zorlamasa... Olduğu kadar işte. Tam o kadar olsa.

Bu başağrısı geçse, yanına gitsem unutsam herşeyi, herkesi, kendimi... Saçmalıyorum yine.

Ama birine sarılmaya ihtiyacım var. Birine sarılmaya ve kollarında uyumaya. Gizlememe gerek yok ki. Şefkatten fazlası değil istediğim. Birinin bana değer vermesini istemek sadece. Önemsendiğimi bilmek...

12 Ekim 2010 Salı

İstemiyorum.



Yok işte dağılıyor bi anda. Hani çok keyifliydim. Hani? Gitti. Uçtu işte.

Başımın zonklamasına, bileğimin acısı eşlik ediyor. Sonra bu düşünceler. Bu saçmalıklar.

Anlamadığım şeyler.

Hayatımda kötü leyler istemiyorum. Küslükler, dargınlıklar, kırgınlıklar istemiyorum.

İs - te - mi - yo - rum !!!

Anlamadım.




Sanırım birinin kalbini kırdım. Ama nasıl yaptım hiç bi fikrim yok. Gerçekten yok.

Yani kötü bişey söylemediğime eminim. Bişey oldu ama... Gerçekten anlamadım.

Düşünüyorum yok bulamıyorum.

Ya lütfen küsmeden önce neden olduğunu bana söyleyin. Zaten başım ağrıyor. :/

11 Ekim 2010 Pazartesi

Falım...

Falım fallanmış. Haberim yokmuş lakin.

- Neden?

Herşey karmakarışıktı. Aynı içim gibi. Sonra Murat'la konuşmak iyi geldi. O anlattı ben anlattım. Derken öğrendim ki. Asıl zorluk bana değil. Zorluğun kendisi benmişim. Bi bitirmemişim. Bi yettirememişim. Bi düşünmemişim kendimi. Bencildim ya unutmuşum tamamını.

Neyse falda çıkan artık ileriye bakmam gerektiği. Geçmişe bakıp durma deniyor.

- Geçmiş mi geçmiş? Gelecek mi hiç gelmemiş?

Bilemiyoruz tabi. Ama hazırız yenilere. Yeniliklere. Hazırım. Bekliyorum. Ciddiyim. Üzülmek istemediğimi biliyorum.

- Sen güzel bişeymişsin.

Tarzı sözlere de aldanmayacağıma göre. Bir sürü balon istiyorum. Hepsini tek tek uçurmak istiyorum.

Bana balon alacak birileri var mı?






Ps : Bir de oğlum olacakmış. Hayırlıssı. Ben kıza kendimi hazırlamıştım. Ah bir de babası kim olacak ki?

Bi De!




Evet kendi fotoğrafımı yüklüyorum. Çok eğlendim bu fotoğrafı çektirirken. Deja vu dedikleri bu olsa gerek. Şu anı daha önce de yaşadığıma bahse girebilirim. Nesine?

Hani içimden geçenler vardı ya. Artık geçmekle kalmıyor. Bildiğin bir bir dökülüyor. Benim yerime dillenip söyleniyor. Canımın acısı yok. Korkularım yok. Utandığım şeyler yok. Bi duvar vardı yıkıldı sanki. Biri açtı içimi, bahara sevketti sanki.

- Aldırma, aldanma her duyduğuna...

- Bi de gel benden dinle...

Kime neyi anlatmalı? Bilmiyorum ama. İçimdeki bu neşenin bi anlamı olmalı.

Belki de evren artık doğru mesajları alır. Doğru şekilde bana geri verir. Ben de mutlu mesut... Ay neyse saçmaladım.

Cidden bana ne olmuş olabilir? Bu çiçeklerin bi sebebi olmalı. Bugün bana bir ödül mü gelecek ki? Cici kızlara bi ödül verilir mi? :)

Tamam Evren! Bekliyorum. Güzel haberlerini! Güzel güzel dileklerini! :))

Wuhhuuu!




Bi kırmızı rujla bi kırmızı oje bu etkiyi yapmamalı ama insanlara ya.

- Aaaaa bugün özel bi gün mü?

Yok değil ama gel de inandır. Kendime gelmemin şerefine hepsi.

Yeni bir "ben" bulmam üzerine kadeh kaldırıyoruz. :)

- Sana Anlatmam Lazım!


http://fizy.com/#s/1plu4s

Görsem n'apardım acaba? Hiç bir şey tabiki. Dimi ?

Özlemedim ki. Umurumda diil ki. Aldırmam ki. Hıh.

Sibel Tüzün - Saten


http://fizy.com/#s/1pl0fx Sibel Tüzün - Saten

Neden bilmem şarkıyı seviyorum. :)

Bu gece o gece de olabilir
Sen de benim için o olabilirsin
Gözlerin gözlerimle buluştuğunda
Sana olan hislerimi anlayabilirsin
Sürer mi gecer mi nerden bileyim
Vurur mu gider mi nasıl göreyim
Aldatır mı ağlatır mı nerden bileyim
Benim mi değil mi nasıl çözeyim
Saten yataklarda seviştik
Yorgun uykulardan uyandık
Alev, alev yandık eridik söndük
Öldük bittik

Dinleyelim. Dinletelim. Dimi ama? :)

8 Ekim 2010 Cuma

Sevmiyorum.



Şimşek çaktığında korkmuyorum da. Kaçmak istiyorum.

Olduğum yerden uzaklaşmak ya da birinin kanatları altında olmak. Okuduğum kitabın etkisi de olabilir bu tabi. İçten içe gitme isteğimi başka neyle bağdaştırmalıyım bilmiyorum.

Gök gürültüsünde de kulaklarımı kapatmak istiyorum.



Bi yere sığınmak. Normalde olan gücümü tüketiyor, enerjimin bütününü çekiyor sanki. Salak bişey mi? Evet.

Ama yapabileceğim bişey yok. Sevmiyorum. Sevmeyeceğime de eminim. :S

Tarot




Bugün geçen yıl yaptığım deliliği yapacağım. Bayağı bildiğiniz randevu aldım, gidiyorum. İşim fallara kaldı. Bakıp görmek lazım. Murat ne diyecek merak ediyorum evet.




- Görüyoruuummmm...

Şeklinde olmayacağına eminim. Bu canımı biraz biraz sıkıyor. Kafam karıştı. Bunu istemiyor muyum?

Neyse... Rahvan gitsin...

6 Ekim 2010 Çarşamba

:)



:)



:)

Fotoğrafları sevdim. Başka bi anlamı yok. Çıkarım yapılmasın. :)

Gitmek mi? Kalmak mı?



Gitmenin hep kolay olduğunu dinleyerek büyüdük biz. Ya düşündüğümüzden zorsa? Gitmelere karşı durmak gerekiyorsa?

Birini geride bırakmak ne zor durumdur yahu? Ya onun seni bekleyeceğini bilmek. Eziyet bu. İşkence belki. Ama bencilsen aldırmazsın. Bencilsen düşünmezsin. Onun acısını farketmezsin.

O bekler seni. Senin hiç beklemeyeceğin gibi.

Acısını gömer, takar maskesini, yüzü belki güler. Sahtedir her şey. Kandırmaca.

Ama sen gittin. O kaldı geride. Ne yapsa ki? Ne dese arkandan? Ne düşünse? Seni sevse mi? Seni unutsa mı? Karar veremezdi ki. Kararsızdı belleği...

Seni çağırsa gelmeyeceğini biliyorsa? Giderken durdurmuyorsa?

Gitmeler zor da, kalmalar çok mu kolay ya? Giderken bunu arkada bıraktıklarıma sorarım sanırım. Küçücük valiz büyük umutlar değil de. Benim ihtiyacım olan kocaman valizler ve küçük umutlar.

Küçücük... Umut olsun da... İnandırsın da... Yüzümü güldürsün de... Yok daha fazlasında gözüm. Ben böyle de mutluyum. :)

Höh ya!



İnsan aldatınca kendini mi kandırır? Karşısındakini mi? Yoksa hepsi birden mi aldanmış olur?

Bitmesi iyi midir? Bitirmek güzel midir? Bırakıp gitmek normal midir?

- Ben bitti demeden bitemez.

hastalığımız son bulduğunda, gözlerimiz açıldığında belki farkederiz ya. Farketmediğimizde ne olur?

Aldatınca boy mu uzar? Aldanınca aptal mı olunur? Ya diğerine ne demek gerek?

Onun durumu da "bile bile lades"ten hallice herhalde.

- Aldatan aldanır.

Aldatan aldanmaz. Aldatan aldatır. Aldanan da inandığı şeylerle kalır. Kızlar akıllı olun lütfen. Göz göre göre gerçekleri unutmaya çalışmayın.

Ah bi de aldatıp tıpış tıpış gelip söyleyenler var. Şu an onları ayrıca tebrik ediyorum. Ne yüssüzlük be kardeşim. Höh ya!

5 Ekim 2010 Salı

Yeni...




Gidiyorum. Şaka değil ciddi. Yılbaşı sonrası bu şehirden ve bu ülkeden farklı bi yerde olacağıma inanmak istiyorum. Burası bana iyi gelmiyor o kesin. Benim yerim belki burası değildir? Ne malum.




Ben olmadan buralar daha eğlenceli olur belki? Ya da ben oralarda eğlenmek için daha farklı insanlar tanırım belki. Belki yüzüm daha çok güler. Belki umutlarım tazelenir.

Yeni bişey olsun da bana farketmez. Ben yeni her şeyi severim. Her yeri. :D

Yenilikleri severim bi kere. Kim sevmiyorsa gözüme gözükmesin. :D

Araf...




Hani öyle bir hal hissedersin ya. Olmayacak şeyler yüzünden sıkılmışsındır. Karar veremezsin.

Yaşıyor musun? Yaşamıyor musun?

Belki de vazgeçtin herşeyden? Kim bilir?

Var olmayan bir yer. Seni ne kabullenmiş, ne senden vazgeçmiş. 2 arada kalmışsın. Adım atsan yerin değişecek. Yenilikler gelecek. Ama iyi ama kötü.

Sen yine bilemedin hiçbir şeyi. Sen yine olamadın sen gibi.

Yardım çığlıkların işe yaramaz. Araf'ta herkes kalmaz. Herkes duymaz sesini. Senin gibi kalanlar varsa da korkuyorlardır. Ses etmezler. El uzatmazlar. Sen bitirdin seni.

Senin bu kararsızlığın. Hangi tarafta olduğuna karar veremiyorsun daha. Kıvranıp duruyorsun. Gözlerin başka söylüyor dilin başka.

- Ben iyiyim. Burada da mutlu olabilirim.

Desen de olamazsın. Çünkü istemiyorsun. Bi karar ver.

Araf'ta olmak kolay değil.

Yorgunsun. Bitmişsin. Yoksun.

Araf'tasın. Anla ki yanlış taraftasın. Aklın artık karışmasın.

Açık Adres.



Bugünün şarkısı Sertab Erener - Açık Adres...

Neden olduğunu bilmiyorum inan. Ama içimden bağıra çağıra bunu söylemek geliyor.

- Yok mu bir haber alan? Yok mu gören?

Yok annem yok. Gören yok, duyan yok, haber alan yok.

Olsa sana zaten faydası yok. Seni anlayan yok. Boşuna debelenip durma! Anlamı yok...

Bi rüzgar esse içindekileri alsa götürse ya, yok olmaz. İmkansız...

İyi bana göre hava hoş. Duruyorsa dursun. Ben bakmadıktan, görmedikten, haber almadıktan sonra varlığı çok da sorun teşkil etmiyor.

4 Ekim 2010 Pazartesi

Eksik...




Eksik parçayı bulmak gerek. Eksilme sebebini. Tamamlanması gerek. Eskiye dönmesi gerek. Üzülmemek gerek.

Hani bigün geleceğine inandığın o büyük aşk var ya. O'nun gerçekliğine inanmak gerek belkide. Gelmesi bir şey değil de kalması gerek.

Seni inim inim inletse de gözlerine baktığın an her şeyi unutman gerek. Kızman, kızdırman gerek ya yeniden sarılman için bahane gerek. Yenilenmen için kokusu gerek. Seni sen yapması için O gerek. Orda olması, yanında durması...

Lazım olan çok şey var. Ama tamamlayabilecek tek bir kişi. Üzücü tabi. Bütün sorumluluğu tek bi kişiye yüklemek. Acaba ortaya karışık yapabilir miyiz?

Birinin boyunu, posunu, diğerinin kaşını, gözünü, bir başkasının aklını, bir diğerinin sevecenliğini fln. Ah keşke böyle bişey yapabilsek. Eksikleri tamamlayabilsek.

Bişey eksik...

Ohooo...



Birini sevmek ama sevilmeden ne zor bişey yahu. Ne kadar zor? Çok.

- Hani bitmişti? Hani yoktu? Hani sevmiyordun?
- Hımmmmm. Yanılmışım.
- Tebriklerrrr. Yanılmışşş.
- Ne var sanki? İnsanlık hali.
- İnsanlığına başlatma istersen.

İsterim. Başlanmasın. Sanırım beni görmeyi bile istemiyor adam. Öyle ki ona ait şeyleri, bana ait şeyleri bir arkadaşı aracılığla ileteceğiz birbirimize. Ne acı bi durum.

Ben böyle bi eşeklik yapmış olamam dimi? Beni bilen bilir. Ben inanmam kimseye. Güvenmem. Sevmem. Yok imkanı yok. O olmaz. Ben beni sevmeyen birini sevemem. Olmazzzzz...

Bu düşünceler yüzünden kaçmak istiyorum buradan. İstanbul'dan. Türkiye'den. Gitmek istiyorum. Dönmemek istiyorum.

1 Ekim 2010 Cuma

Hı Hı...




Bi kendime gelmek için iznim yok. Bütün sakarlıkları, saçmalıkları topla doldur benim hayatıma.

Örneğin dün gece... Dün Polat Otel'de olan bir yemek için Yeşilköy'e gittim. Polat otel'in karşısındaki Balkon Cafe'de oturdum çay içtim arkadaşlarımı bekliyorum. Bi taraftan da telefonumda bık bık bık uğraşıyorum.

Kafamı bir kaldırdım. İşte yaşadığım şok öyle başladı.

Ah bu arada okunmayan bir blog'um olduğunu düşünmekle hata etmişim. Çok popüler olmuş. Hayır o değil herkes farklı şekilde üzerine alınıyor. "Sen değilsin, sen hiç değilsin, sen imkanı yok değilsin. " demek kar etmiyor. Nedeni de sanırım herkes üzerine alınacak bir şey buluyor. İyi bişey bu.

Tebrik ediyorum kendimi. :)