21 Nisan 2010 Çarşamba

Yine O!

Ne salağım değil mi? Üstünden o kadar zaman geçmesine rağmen hala o diyorum. Hala için için üzülüyorum. Onun gerçekten beni sevmeyeceğini bile bile o diyorum. Aptalım aptal.

Üzülmek için yer arıyorum. Kalbimi defalarca kıran, her seferinde onu gördüğümde cam kırıkları gibi canımı acıtan... Hep "O". Her seferinde yine batmak zorunda olan kağıttan yelkenliler gibi yine aklımda "O".

Gözlerini hatırladığımda bile bu kadar içim acıyorsa ben ben gerçekten insan değilim ya! Bunu kendime niye yapıyorum sanki? Etrafımda tek o yok ki... Hatta o etrafımda yok ki... Niye eski ben olamıyorum?

Hep bi intikam duygusu, kıskançlık, hala onu koruma dürtüsüyle savaşıyorum. Çocuğun mu o? Yooo... Ama o üzülmesin. O kırılmasın. Ona bişey olmasın. Tam arabesk hayat... İçin için ona mutlu olduğumu gösterme isteği duyuyorum. "Bak senle olmadığım halde mutluyum, yasıyorum." demek. İyi de ona neee???

Kendimle çelişiyorum. Çünkü artık rol mü gerçek mi? Kendim bile ayırt edemiyorum. İçimde bir boşluk var. Sanki bir şeyler alınmış, eksiltilmiş. "işte şimdi böyle yaşa bakalım. Yapamazsın kiiiiiiiiiiiiiii...." diye sesleniyor. Kapat gözlerini dinle içini. Sende de var mı böyle bişey?

Yüzüm gözüm sanki örümcek ağlarına bulanmış. Her şey buğulu. Rüya gibi... Ya da kabus... Hep siyah beyaz ve griler olduğuna inanmıştım ben. Farkettim ki. Renk yok. Ne siyahı ne beyazı ne grisi. Yok! Bitmiş...

Parça parça dökülmüş ellerine aslında ama bırakmış olduğu yere. Kırılırsa kırılsın. Ölürse ölsün demiş. O demiş ya bunu. Parçalar hem kırılmış, hem ölmüş. Diriltmek de yok onarmak da...

Öyle şeyler yapıyorum ki. Kendim bile inanamıyorum. Kimlerde teselli arıyorum? Kimler? Kim değil. Çok saçma biliyorum. Uyumuş büyümüş olmayı istiyorum belki de tam bu yüzden "uyumuş büyümüş insanlar"la dolduruyorum etrafımı. Ne kızıyorum onların sözlerine ne üzülüyorum. Gülüyorum sürekli. Yüz veriyorum. Evet hatalıyım. Evet aptalım! Defalarca söyleyebilirim. Ama faydası yok. Yaptığım şeylerin herhangi bir açıklaması da yok. Kendime ihanet ettiğime eminim ya niye yaptığımı bilen yok!

Hayal...

Hani hayal ya, olacağı aslında yok ama bi gün gerçekten ama gerçekten kendim olmak istiyorum. Yanımdaki insan gerçekten ben olduğum için yanımda olsun. Her zaman gülmek zorunda olmadığımı bilsin. Ama adı üstünde hayal ya...

İçimden olmadığını olmayacağını bildiğim halde nedense dışımdan hep olacakmış gibi davranıyorum. Gerçekten yanımda biri bir gün olacak. Hı olmazsa ne olacak? Hiç... Yanımda öyle biri olmasa da etrafımda bir sürü arkadasım var. Öyle veya böyle onların bana deger verdiğini biliyorum. Bilmek yeterli mi? Fazlasıyla.

Hani arabasına göre sevgili seçen hatunlar var deniliyor ya, merak ediyorum. Gerçekten araba bu kadar önemli mi ya? Tamam hayalimin ortasında aklıma bu gelen sey cok sacma ama birden geliverdi işte.

Bahar..

Yine geliyor. Yine gidecek. Yeni bi bahar var da ne sanki? Bende herhangi bir değişiklik var mı? Ne gezerrr...

Bi böyle umutlu, mutlu. Bi somurtkan, ruhsuz. Ay yeter! Hakikaten yeter. O kadar sıkıcı ki hersey. İşim, gücüm, ben... Hepsiiiiiii!

Ameliyat oldum. Bi haftadır evde yan gel yat durumundayım. He ama bi garip hava var evde. Annem normalde benle bu kadar ugrasmayan, kendi halime bırakan annem bile "merve merve" diye dolanıyor evde. Az sonra dısarı cıkacağımı söyledim ayagım iyileşmeden dışarıda ne işim varmış. :D Yarın işe gideceğimi unutmuş olacak. :D