4 Nisan 2011 Pazartesi

Boyu mu? İşlevi mi?



Herkesin temennisi, takıntısı başka. Ben de insanların boyuna takmış vaziyetteyim.

Yanımdaki adam uzun olacak arkadaş! Merdiven kullanırım gerekirse. Oh! Umurumda mı dünya?

Belki zıplaya zıplaya öpebilirim onu ama onu da ben düşünmeyeyim. Alsın kucağına. Ne yapayım yani?

Neler harcandı gitti? Ah bi bilsen. Müthiş güzel adamların boyunun kısa olması da benim sorunum mu yani? Benim suçum mu? Sevmiyorum.

Herkese göre değişir. Kimisine göre şekilciyim ben. Olsun dert değil. Şekil de önemli. Adamın içine bakarak almıyorum ki. Önce boy, pos, endam görünüyor. Sonra konuştukça açılıyor. Ne yapalım yani?

Sen hediyeyi aldığında kutusuna bakarak fikir yürütmez misin? Eeee ne farkı var? Mantık aynı. Sen dışına bakarsın, içini düşünürsün. Ben de dıştan bakıyorum hoşlanmazsam almıyorum. Budur!

Açık konuşalım, büyük insan seviyorum. Güzel insan seviyorum. Ara da hatalarım da olmadı değil. Hala da yapabilirim, potansiyelim var. Fakat bu gerçekleri değiştirmiyor.

Ben "boy" diyorum. İlgili olmayabilir, sevgili olmayı beceremeyebilir, hissetmeyi bilmeyebilir. Ama istediğim adamın en önemli özelliği "kocaman" olması.

Yazının başka yerlere çekilmeye müsait olduğunu bile bile namüsait bir hal takınıyorum karşınızda. Okuduğunuz kelimeler altında başka şeyler aramayın. Yüzeyde ne varsa, kelimeler ne anlatıyorsa o'dur! Düşünmek isterseniz de tutan yok.

Keyif sizin. İster yanınızda sizin boyunuzla bi adamla dolaşırsınız, ister yere ona tepeden bakarsınız, isterseniz yanınızda merdiven taşımayı bile düşünürsünüz. Seçim sizin.

- Aman bize nasip olur inşallah, boyuna da posuna da bin maşallah!!!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder