9 Şubat 2012 Perşembe

Şans...


Belki hayatındaki en önemli yerdi o oda. Doğruyu, yanlışı, eksiği, tamı hepsini görebileceğini sanarak bakıyorsun yüzüne.

Yanında 2 dakika uyuyabilmek için denizler aşıyorsun, kollarında huzur var sanıp kapatıyorsun gözlerini. Sorular hücum ediyor, cevaplar dolaşıyor aklında. Her sorunun 1001 cevabı var. Her cevap başka bi soruyla takılıyor peşine. Olmuyor, uyuyamıyorsun.

Göğsünde yattığında kalp atışlarını dinliyorsun. Nasıl da atıyor kalbi? Nasıl nefes alıyor? Eli belinde, kokusunu derin derin çekemiyorsun içine uyanır korkusuyla. Uykusunda titriyor aslında, kontrol edemediği bişey oluyor, müdahale edemiyorsun. Eğilip boynundan öpmek istiyorsun da yine yapamıyorsun.

Onun sana gösterdiği şefkatin aynısını ona gösterebilseydin... Onun seni sarıp, sarmaladığı gibi sen de onu kendine çekebilseydin daha farklı olurdu herşey.

Sırtını dönüp yatmana izin vermezdi ya, hemen sarılırdı... Gülerdin sessizce, "ne oldu"ğunu sorardı sana, cevap vermemek için dönerdin ona doğru, "kaynatırım soruyu" sanardın.

"Eğer doğru zamanı yakalasaydık, bi şansımız olur muydu?" diye kaçırırdın ağzından. "Eğer doğru zamanı yakalasaydık şansın ta kendisi olurdun." cevabını alırdın da yine için rahat etmezdi senin.

"Sen benimsin." derdi de "keşke sen de benim olsaydın" diyebilirdin... Yalanlara inanmayı bile isterdin o an. "Şu an seninim." dediğinde gözlerin dolardı da bişey söylememek için öperdin onu.

Her dokunuşun iz bıraktığı, her öpüşün hayallerine yerleştiğini bilirdi. Seni, senden daha iyi bilirdi. Bi yanlış zaman neler yaptı, neler bitirdi.

Asla doğru insanı bulamamak gibi bi kabiliyetine bi yenisi daha eklendi.

Deliliğinin boyutu yok. Olmaman gereken yerde, olmaman gereken insanla...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder