Hayatında nelerden pişman olur bi insan? Seçimlerden, kararlardan, hareketlerden, insanlardan...
"Ne kadar seversen, o kadar sevilirsin" diye öğrettiler ya bize inanıyor musun artık? Ne kadar sevdiysek o kadar hırpalandık, ne kadar sevdiysek o kadar saçmaladık, bağlandık. Körü körüne, boşu boşuna adadık kendimizi. Kalbimiz kan ağlamış da kime ne? Canımız yanmış kimin umurunda? Verilen sözler vardı, edilmeyen yeminler vardı. Her dokunuşta, her öpüşte mühürlendi o gizli anlaşma. Yalın ayak bastık sanki toprağa, tüm enerjimizi verdik ve biz farketmeden yapayalnız kaldık.
En çok üzüldüğüm şeydir birine söz verdiysem ve tutamadıysam içime ukde olur. Sense bana verdiğin sözleri tutamayıp başkasını aynı sözlerle hoş tutarsan içime oturur. Koyar bildiğin. İçim acır. Kırılırım, üzülürüm de sen anlamazsın. Boş sözlere, vaadlere kanmak değil benim ki. Hayatımda ilk defa birine inanmak isteği.
Anılarla başbaşa kalmak yeterince zor. Yas tutar gibi, unutulmasını isteyip de sürekli kendini hatırlatır gibi. Bi rüzgar esse, alsa savursa herşeyi. Yaksa yıksa, çığlık kıyamet sökülse köklenen anıların tümü. Bizi bizim kadar anlayanlar kalsa bir tek. Bizi anlatan her hatıraya tutunsak sıkıca.
Yorgunluktan çıkmayan sesimiz, mutsuzluktan buruşturduğumuz suratımız değil de gülücüklerin yanaklarımızı acıtmasını istiyorsak, sevgiliye sarılıp uyumayı diliyorsak biraz da bizi görmen gerekmez mi Allah'ım? Herkesin dilekleri olacak değil tabi ki de bu kadar mı haketmedik? Bu acılar kâfi değil mi? Buz gibi kalplerimize bi ufacık ateşi bu kadar mı zor gönderirsin?
Kıvılcım olsa yeter, şu içimizdeki köz sönse de yenileri gelse artık.
Yenilese bizi. İstesek ya yine, dilesek ya hep beraber "yenisine, iyisine" diye...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder